• DOLAR 32.874
  • EURO 35.182
  • ALTIN 2451.15
  • ...

15 Temmuz Darbe ve İşgal Girişiminin üzerinden yedi yıl geçti.

O yıl doğanlar şimdi yedi yaşındadır ve bizler de yedi yıl daha yaşlanmış oluyoruz.

Bizler o olayda direnen ve kazanan taraf olduğumuz için, bugünkü sevincimizin de ilk günkü gibi olması gerekirdi. Ama bendenizdeki sevincin buruk olduğunu ve hatta hüznün sevince galebe çaldığını söyleyebilirim. Çünkü ne kazandığımızı elimizde tutabildik ve ne de değerlerimizin istismarını koruyabildik.

15 Temmuz Olayı, tarihin de şahit olduğu gibi, Müslüman milletin içerideki ve dışarıdaki şer güçlere karşı kazandığı büyük bir zafer idi. O gece meydanlara çıkan insanların haykırdıkları sözün Allahu Ekber olması ve hainlerin vurdukları insanların dilinden çıkan son sözün de şehadet kelimesi olması da bunun delilidir. Bizim inancımıza göre de meşru bir müdafaa ve mücadele esnasında can verenler şehittir. Savunulan şey bazen can, mal, namus, vatan ve bazen de hepsidir. Bu meşru müdafaalarda can verenlerin Allah'tan aldıkları paye de onları cennete götürecek olan şehadettir.

Bunun içindir ki, 15 Temmuz’daki şehitler konuşulurken, bunlara ısrarla "demokrasi şehitleri" denmesinde bir kasıt vardır. Şehadet kavramı böylelikle kendi bağlamından ve özünden koparılarak, herkesin kendisine göre bir anlam yüklediği "demokrasi" kavramına kurban edilmektedir.

Ama ne yazık ki, birçok Müslüman da gafletinden dolayı "demokrasi şehidi" deyimini kullanmaktadır. Fakat öyle kesim de var ki, bilinçli bir şekilde "demokrasi şehidi" deyiminde ısrar ediyor. Özellikle 15 Temmuz gecesinde sırra kadem basan ve hainler yenilinceye kadar inlerinden çıkmayanlardan olup da bugün protokollerde, TV ekranlarında ve meydanlarda boy gösterenler, bu deyimi adeta dayatıyorlar.

Bugün öyle bir haldeyiz ki, bir taraftan bazı kutsallarımızı dilimize almaya bile korkarken, diğer taraftan şehadet gibi değerlerimizi ya kendimiz gafletimize yenik düşüp kirletiyoruz ya da kirletmelerine seyirci kalıyoruz...

Öyleyse evvela kendimiz kavramlarımızı yerli yerine kullanalım, saniyen kavramlarımızın istismarına ve kirletilmesine rıza göstermeyelim...