Viyana’nın sokakları ve pazarları
Viyana’daki ikinci ikametimizin üzerinden 6 ay geçti. Dolayısıyla bazı tespitlerimizi ve gözlemlerimizi paylaşmanın zamanı da gelmiştir.
Görenler bilirler, Viyana gerçekten güzel bir şehir. İstanbul gibi arasından geçen bir denizi yok, ama Tuna ile bu eksiğini gideriyor.
Dünyada yaşanabilir şehirler sıralamasında da genelde birinciliği elinde tutuyor.
Viyana’nın nüfusu 1.93 milyondur. Bunun da %48’i yabancı kökenlidir.
2022 istatistiğine göre Avusturya’nın toplam nüfusu 9 milyondur. Bunun da 2.24 milyonu yabancı kökenlidir. Diğer bir ifade ile Avusturya nüfusunun %17’si yabancı kökenlidir. Normal şartlar altında bu oranın artarak devam edeceğini söyleyebiliriz.
Avusturya’da bazı ülkeler gibi dil düşmanlığı olmadığı gibi, devletin okullarında onlarca yabancı dil de seçmeli olarak öğretilmektedir. Bir de bu dil zenginliği sadece okullarla sınırlı değil. Toplu taşıma araçlarında, çarşıda, pazarda ve iş yerinde de hem işitsel ve hem de görsel olarak yaşıyoruz.
Bir de değişik dillerden tabelalar var ki, inkâr politikalarında direten Atatürkçüler ve bir zamanlar Arapça tabelaları indirenler duymasınlar!
Tam emin olmamakla birlikte, Almanca’dan sonra Türkçe yazılı tabelaların ikinci sırada geldiğini söyleyebiliriz.
Viyana’nın da İstanbul’daki gibi semt pazarları vardır. Buralar önceleri çoğunlukla Türklerin elinde idi. Şimdi ise, bazı yerlerde yarısını ve bazı yerlerde ise çoğunu Araplar oluşturmaktadır.
Avrupa ülkeleri görünürde göçe karşıdırlar, ama göç olmadan yaşamaları artık mümkün değildir. Dolayısıyla kontrollü göç almaya devam edeceklerdir. Ancak bu süreçte yabancıların kolunu, kanadını kırmayı, ümitlerini soldurmayı ve üstünlüklerini dayatmayı da ihmal etmiyorlar.
Rus-Ukrayna Savaşı ile birlikte yabancılara bir de Ukraynalılar eklendi. Ama onlar ayrıcalıklı yabancılardır. Hatta neredeyse ev sahibi muamelesi görüyorlar. Afganistan, Irak, Suriye ve Türkiye gibi ülkelerden ve Afrika’dan gelenler için Avrupa’da bir oturum hakkı edinmek bir nimet olarak görülür, ama Ukraynalıların buna ihtiyacı yoktu. Lakin yeryüzünü fesada, kana ve acılara boğmaya doymayan ABD ve hempaları bu seferki kurbanları da Ukraynalılar oldu. Umarız savaş bir an önce biter de Ukraynalılar da diğer yabancılar gibi yem olmadan ülkelerine dönerler.
Girişte dediğimiz gibi, Viyana sokakları ve pazarları nereden bakarsanız bakınız, çok renkli, ama renkler birbiriyle kavgalı değil, uyumlu ve barışık.
Belediyeler insanca yaşamayı ranta önceledikleri için İstanbul’daki gibi kaoslara da yabancıdır Viyanalılar.
Ben de bu aralar zamanımın önemli bir kısmını Avusturya arşivlerinde ve kütüphanelerinde geçiriyorum. Hakkında belge topladığım konulardan biri de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun yüzüncü yılı nedeniyle Atatürk’lü yıllardır. Bu belgelerde de görülüyor ki, Avrupalılar, Atatürk’ün devrimlerini ve bu bağlamda toplumun yaşam tarzını ve hepsinden de önemlisi, toplumun dinini nasıl değiştirdiğini çok yakından takip etmişlerdir.
İnşallah bunları da en kısa zamanda paylaşmak dualarıyla…