ABD Karadeniz’den sonra Akdeniz’i mi kana bulamak istiyor?
Geçen gün Anadolu Ajansı muhabiri, “neden Yunanistan’ı silahlandırdıklarını, bunun bir standart mı, yoksa çifte standart mı olduğunu” sorunca, ABD hükümet sözcüsü, sözünü eğip bükmedi ve “standardımız, çıkarlarımızdır” dedi.
Amerika’yı stratejik müttefik, dost ve milli çıkarlarının yanında görenler ders alırlar mı, bilmiyoruz, ama Amerika gerçekliği budur!
Ama Yunanistan’da inşa ettiği yeni üslere, yaptığı askeri yığınaklara ve Yunanistan’a verdiği yeni silahlara bakılırsa, şimdi de Akdeniz’i kana boyamak istediği açıktır.
Bu bağlamda Türkiye’nin şimdiki durumu Rusya’nınkine benzemektedir. Nasıl ki, ABD dün Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının altyapısını hazırladıysa, bugün de Türkiye’nin Yunanistan’a saldırmasının altyapısını oluşturuyor. Sadece Akdeniz’de değil, Suriye’de de aynısını yapıyor.
ABD’nin Yunanistan’daki bu faaliyetlerinin akla getirdiği ilk soru, bir cepheyi de Akdeniz’de mi açmak istediği, yoksa cici müttefikleri üzerindeki tahakkümünü mü arttırmak istediğidir. Bu sorunun cevabını bilmiyoruz, ama aynelyakin bildiğimiz, Amerika’nın ipi ile kuyuya inenlerin bir daha çıkamadıkları ve Amerika’yı müttefik bilenlerin her zaman Amerika’nın çeşitli darbelerine maruz kaldıkları ve kalacaklarıdır.
Yunanistan’ın da tıpkı Ukrayna gibi Amerika’nın tuzağına düşüp düşmeyeceğni zaman gösterecektir. Fakat Avrupa ülkelerinin bile zokkayı bu kadar kolay yuttuğunu düşündüğümüzde, Yunanistan’ın da Amerika’nın çıkarları doğrultusunda hareket etmekten başka bir seçeneği yoktur.
Doğrusu, ben Avrupa’nın da bu kadar kolay ve kolayın da ötesinde bu kadar ucuz ve kimilerinin söyledikleri gibi uşakça teslim olacağını beklemiyordum. Çünkü Avrupa’nın çıkarları böyle bir savaşta değil, Rusya ile yaptıkları enerji anlaşmalarında idi. Rusya ile olan ticari ilişkileri ancak Avrupa’yı ABD’nin yörüngesinden çıkaracaktı. Ancak Amerika buna fırsat vermedi. Bir hamle ile bütün Avrupa’yı hizmetine dizebildi. Öyle ki, “NATO’nun beyin ölümünün gerçekleştiğini ve AB’nin kendi ordusunu kurması gerektiğini söyleyen Macron, birdenbire Mazlum Kobani’nin derekesine düştü. Kobani, bugün Suriye’de Amerika için ne yapıyorsa, artık Macron da Ukrayna’da Amerika için aynısını yapacak. Yani Avrupa Ordularının komutanı olacağım derken, Amerika’nın askeri oldu.
Çıkarlarını ilah edinmiş bir Amerika ve onun müttefiki olan Avrupa’nın, her ne pahasına olursa olsun, dünyadaki enerji kaynakları üzerinde söz sahibi olmak istediklerine göre, bu doğrultuda kendilerine engel gördükleri ülkeleri de ya boyun eğdirerek veya zayıf düşürerek bertaraf edecekleri de muhakkaktır. Ki bu tehlike ile karşı karşıya olan ülkelerden biri de Türkiye’dir.
Maruz bırakıldığı iç darbelerin ve kargaşaların yanı sıra, Türkiye’nin yıllardan beridir düşük yoğunluklu da olsa savaşa geldiği bir cephesi var zaten. Yunanistan ile bir savaşın olması halinde, bugüne kadar PKK-PYD-YPG’ye destek veren ülkeler Yunanistan’ı da destekleyeceklerine göre, Türkiye’nin evvelemirde yapması gereken şey, iç güvenliğini her türlü ırkçı ve hamasi duygu ve düşünceden uzak bir şekilde ve dolayısıyla adalet ekseninde gözden geçirmesidir. Özellikle doğu cephesindeki başarısını, başarısızlığını ve zayiatının miktarını, içerideki vatandaşlarının temel insani hakları karşısındaki duruşu belirleyecektir.
Hepsinden de önemlisi, PKK-PYD-YPG ve Yunanistan’dan daha iyi bir müttefik olduğunu ispatlamakla zaman geçirmek yerine, bütün çabalarını eğitimden ticarete ve siyasetten askeriyeye her alanda Amerika’nın etkisinden kurtulmak yönünde göstermelidir. Aksi halde Türkiye, mavi denizlerinin kızıla çevrilmesine mani olamayacağı gibi, diğer müttefiklerin zamanı geldikçe uğratıldıkları akıbeti de peşinen kabul etmiş olur.