• DOLAR 34.664
  • EURO 36.409
  • ALTIN 2950.021
  • ...

Bugünkü yazıyı Viyana’daki yeni bir esere, yeni bir değere ayırdım. Viyana’da yaşayanların sıkça uğramaları, Viyana’ya yolu düşenlerin de mutlaka programlarına almaları gereken güzide bir mekândan haber veriyorum.

Her şehrin görülmeye değer yerleri vardır. Hatta bazı şehirler o değerlerle anılır ve o değerlerle özdeştir. Değerler, aynı zamanda tarihin ve medeniyetlerin günümüze yansıyan yüzleridir ve bulundukları yerleri bir şekilde ihya ederler. Zaten şehirleri şehir yapan da bağrında barındırdıkları değerlerdir. Bu nedenledir ki, adeta bir mıknatıs gibi insanları kendilerine çekip dururlar. Şehirlerin bir de nesilden nesile ve dilden dile anlatılan/aktarılan hikâyeleri, zaferleri ve yenilgileri vardır. Ki bunlar da her anıldığında ve anlatıldığında kimilerini hüzne boğarken, kimilerini de sevince. Viyana, evet, yüzlerce yıl boyunca Habsburg Hanedanlığı’na başkentlik yapmış olmanın yanı sıra diğer değerleriyle de meşhurdur, ama Osmanlı bakiyesi olan bizler için başka anlamları da vardır. Yani Viyana, ülkemizi geri bırakan yöneticilerimizin bizleri 60 yıldan beridir gelip çalışmaya mahkûm ettikleri bir şehir değildir sadece. Viyana, atalarımızın almak için iki kez kuşattıkları ama alamadıkları Kızılelma’mızdır. Bunun içindir ki, Viyana dediğimizde aklımıza ilk gelen ne Mozart olur ve ne de Tuna Nehri, Stephansdom ve Kahlenberg gibi yerler. Kızılelma dedim diye hemen beni bir yere oturtmayasınız. Sizin de mutlaka kendinize göre Kızılelmalarınız vardır. Kızılelması olmayanlar zarardadır, bilesiniz.

Yüzlerce yıl önce kılıçlarla ve toplarla gelen atalarımız surları aşamamışlardı. Ama gün geldi, onların çocukları içine girmeyi başardılar Viyana’nın. Tabii ki, bu kez kılıçlarla değil, kazma ve küreklerle. İlk başlarda İşçi idiler, köylü idiler, ama öyle kalmadılar. Bugün artık hayatın her alanındadırlar ve üretiyorlar. Hepsinden de sevindirici olanı, artık ellerinde kalem ve kitap da var. Ülkenin değerlerine değer katıyorlar. Bu değerlerden biri de MGV Book&Store’dir. Yani bizdeki Kitap Kafe. Geç de olsa böyle eserleri yapmak her takdirin üstündedir. Avrupa Gençlik Derneği’nden bir grup genç, Altıncı Viyana ile Onbeşinci Viyana’nın arasında, Sechshauser Gürtel 3 adresinde gerçekten de gıpta edilecek güzel bir yer açmışlardır. Hayır, bir değil, biri sadece bayanlara ve diğeri de herkese açık iki müstakil yer açmışlardır. Gençlerden bu faaliyetlerinin benzerini Avrupa’nın diğer bazı şehirlerinde de gerçekleştireceklerini duymam beni ayrıca heyecanlandırdı. Burası hem kitabevi, hem okuma ve ders çalışma yeri, hem buluşma ve hem de birçok kültürel faaliyeti gerçekleştirme yeridir. Soğuk-sıcak içeceklerin yanı sıra tost ve çorba gibi hafif yiyecekler de vardır. Verdikleri diğer bir hizmet de, bütün Avrupa’ya kitap dağıtımı yapmaktır. Dolayısıyla siparişlerinizi https://mgvpublications.com/de/ adresinden yapmanız yeterlidir. Siz Viyana’da yaşayanlar, eğer hala gitmediyseniz, ilk işiniz gidip görmek ve sonrasında da sıkça uğramak olsun.

Viyana’ya yolu düşen herkese de önerimiz, bu güzide değeri görmeden gitmemeleridir. Bu gibi yerleri ihya etmekle yetinmemeli, sayılarını da arttırmalıyız. Aksi halde merhum Sezai Karakoç’un Masal adlı şiirindeki kardeşler gibi, Batı’nın her birimizi bir şekilde yutmasının önüne geçemeyeceğimizi bilmeliyiz.