• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Taliban’ın işgalci Amerika ve müttefiklerini yenip yönetime gelmesinden sonra Sünnilik ve Şiilik adına gerçekleştirilen şiddet eylemleri kimin işidir ve kimin işine yarayabilir? Gelir gelmez birincil görevi ülkenin iç güvenliğini sağlamak olan ve bunu gerçekten de başardığı Afganistan’daki dost-düşman herkes tarafından kabul ve takdir edilen Taliban’ın adeta kendi ayağına kurşun sıkarcasına Şiilere yönelik şiddet eylemlerine girişir veya bu eylemleri gerçekleştiren teröristlere göz yumar mı? Öte yandan kendisini İslam Cumhuriyeti olarak tanımlayan İran, yanı başında ikinci bir İslam Cumhuriyetinin veya İslam Emirliğinin kurulmasından rahatsızlık duyar mı ve bu rahatsızlıktan hareketle Afganistan’daki mezhebi sorunları çatışmaya dönüştürür mü? İran’ın Afganistan politikası mezhebi sorunları yerinde çözmeyi ve toplumsal barışa katkıda bulunmayı mı içeriyor yoksa bu sorunları kontrollü çatışma düzeyine çıkararak Afganistan’daki nüfuzunu kalıcı kılmayı mı hedefliyor?

Şiilere yönelik şiddet ve terör eylemleri Taliban’ın işine yaramayacağına göre, bunları kendilerine mal etmek de ithamdan öte bir anlam ifade etmiyor. Hakeza Sünnilere yönelik şiddet ve terör eylemleri de Şiilerin işine gelmez ve dolayısıyla yapmayacakları inancındayım. Yanlış anlaşılmasın diye belirteyim; her iki tarafın İslam’dan nasibini almamış fanatikleri bu değerlendirmemizin dışındadır.

Afganistan toplumu Müslümandır. Mezhebi aidiyetleri ise, %80’i Sünni-Hanefi ve %20’si de Şii’dir. Aralarında mezhep adına ve mezhep eksenli sorunlar hep olagelmiştir. Ama bu sorunlar istisnaları dışında çatışmalara kadar varmamıştır. Denebilir ki, bu çatışmaların da çoğu dışarıdan gelen telkin ve tahriklerin eseridir. Bu sözleri bugün için de söyleyebiliriz. Afganistan’ın Sünnileri de Şiileri de mezhepçi sürtüşmelerin ve çatışmaların kendilerine kötülükten başka bir şey getirmeyeceğinden adları kadar emindirler. Ve bunun içindir ki, onca tahriklere rağmen metanetlerini hep koruya gelmişlerdir. Dolayısıyla bazen Sünniler ve bazen de Şiiler adına kimi terör eylemlerinin gerçekleştiriliyor olmasını onları aşan olaylar olarak görmek gerekir. Velev ki failleri sözüm ona Sünni veya Şii olsa dahi…

İran’ın Afganistan’daki mezhebi sorunlara yönelik politikasına gelince…

Evvela şu hakkı teslim edelim; İran, Afganistan’ın işgali boyunca yüz binlerce Afganlı mülteciye ev sahipliği yapmanın yanı sıra Afganlılara yardım da etmiştir. Bu yardımın çoğunun ve hatta hepsinin oradaki Şiilere yapılmış olması da anlaşılır bir durumdur. Burada söylenebilecek söz veya yapılabilecek eleştiri; neden hepsini eşit görmediğidir. Ki bu bir eksiklik olsa bile, takılıp kalınacak bir sorun değildir.

Birçok insanın aklına gelen sorular haliyle benim de aklıma geliyor. Hem suizandan kurtulmak ve hem de gerçekleri araştırıp öğrenmek sorumluluğumuz, doğal olarak sesli düşünmemizi ve sorularımızı seslendirmemizi gerektiriyor. Aksi halde sorunların birer parçası olmaktan öte bir şey yapamayız. Benim aklıma takılan sorulardan bazıları şunlardır:

İran, genel anlamda Afganistan’daki ve özelde oradaki Şiiler üzerindeki etkisini ve belirleyiciliğini yeni dönemde de devam ettirmek amacıyla mezhepçiliği destekliyor ve kontrollü olarak arttırıyor olabilir mi? Afganistan’daki Şiileri hedef alan terör eylemlerinde bir dahli olsun veya olmasın, bu eylemleri Afganistan’daki Şiileri korumaya yönelik bir müdahalenin aracına dönüştürmek ister mi? Toplumsal barışını sağlamış, mezhep eksenli sorunları adil bir şekilde çözmüş, onlarca yılın yaralarını sarmış, güvenli ve istikrarlı bir Afganistan mı, yoksa sorunlara boğulmuş bir Afganistan mı İran’ın işine gelir?

Bana göre bu ve benzeri soruların hiçbiri İran hakkında olumsuz anlamda kesin bir yargıya varma hakkını bize vermez. Ancak bu duruşumuz İran’ın Afganistan politikasını eleştirmemize engel değildir. Benim geldiğim nokta, İran’ın birçok yerde olduğu gibi, Afganistan’da da devletçiliği ve mezhepçiliği aşamadığı yönündedir. Afganistan’daki mezhepçi sorunları oradaki varlığının garantisi gibi değerlendiren bir görünüm vermektedir. Bu düşüncelerim yanlış da olabilir. Hatta dilerim ki, yanlış olsun.

İran’ın Afganistan’daki varlığı ve etkisi hakkında şunu rahatlıkla söyleyebilirim: İran eğer isterse Afganistan’da mezhep eksenli sorunları hem azaltabilir ve hem de arttırabilir. Bu konuda Afganistan’a en büyük iyiliği yapabilecek ülke de İran’dır ve en büyük kötülüğü yapabilecek ülke de… Doğal olarak temennimiz, İran’ın hakkı ve adaleti esas alması; hem Müslümanlığının ve hem de komşuluğunun gereklerini hakkıyla ve layıkıyla yerine getirmesidir. Böylece Afganlıları ve Afganistan’ı Sünnilik üzerinden İran’a karşı kışkırtacak şer odaklarının tuzaklarını da boşa çıkarmış olur.

Yükümlülüklerini asıl kuşanmaları gereken âlimlerimizin seslerinin oldukça kısık ve silik olması da gösteriyor ki, aramızdaki milliyetçilik ile mezhepçilik canımızı daha çok acıtacaktır.