Afganistan İslam Emirliği’ni Tanıyan İlk Ülke Türkiye Olmalı Değil mi?
Neden bunu soruyoruz ve dahi candan arzuluyoruz? Neden Türkiye Afganistan'da yeni kurulan devleti tanıyan ilk ülke olmalı diyoruz?
Bunun için o kadar neden var ki... Bize göre, Afganlıların Türkiye'ye olan o karşılıksız sevgileri bile başlı başına yeni kurulan devleti herkesten önce tanımaya değer!
Afganlıların inançlarını ve hayata geçirmek istedikleri rejimi beğenir veya beğenmezsiniz, ama en azından saygı duymalısınız, saygı duymalıyız. Çünkü karşımızdakiler ülkelerini işgalden kurtarmış ve herkes gibi insanca ve özgürce yaşamak istiyorlar.
Mutlaka veya en azından umuyoruz ki, Türkiye de gelişmeleri kaynağından takip ediyor ve şüphesiz ki, daha fazla bilgilere sahiptir.
Örneğin, Vietnam'dakinden çok daha büyük bir yenilgiye uğratılan Amerika bir yandan kuyruğunu dik tutadursun, diğer yandan kim bilir kaç tane Amerika şirketi Taliban ile Afganistan'daki madenleri çıkarmak ve değişik alanlarda ticaret yapmak anlaşmaları imzaladı ve daha kaç tane şirketi sırada bekliyor.
Çin mi? Taliban daha yönetimi ele geçirmeden önce Taliban ile bazı antlaşmaları yapmıştı ve belki yapması gereken anlaşmaları bitirmiştir bile. Yani başındaki Rusya ve uzaktaki Fransa ve İngiltere gibi sırtlanlar, pardon devletler hakeza.
Birer Müslüman ülke olan İran, Pakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan'ın da mutlaka müstakil bir Afganistan politikaları vardır ve olmalı da.
Hatta diyebiliriz ki, bu Müslüman komşular diğer ülkeler gibi şeytanca işlerin peşinde olmanın aksine Afganistan İslam Emirliği ile kuracakları çok yönlü ilişkiler sayesinde hep birlikte gelişebilir ve hep birlikte kazanabilirler.
Bunlardan hangisi mezhepçi, milliyetçi ve benmerkezci politikalarda ısrar ederse, ancak kaybeder ve kaybettirir.
Türkiye'ye gelince... Afganistan'daki Türkiye diğer bütün ülkelerden bir değil, birkaç adım daha öndedir. Hatta Türkiye ve Türkler hala Afganlıların kalbindedir. Hele hele Başkan Sayın Erdoğan'a fevkalade bir değer vermektedirler.
Kısacası, Türkiye'den bu sevgiye ve bu saygıya layık bir politika bekliyorlar. Bunu sadece diplomaside değil, her alanda bekliyorlar. Bildiklerimize ek olarak yeni öğrendiklerimizden ve gördüklerimizden hareketle bugün kendimizi yapmakla yükümlü bildiğimiz görev, Türkiye ayağına kadar gelmiş bu büyük nimetin değerini hakkıyla ve layıkıyla bilmesidir.
Böylelikle sadece Afganistan ve Türkiye kazanmayacak, insanlık kazanacak ve yeryüzünün ezilenleri kazanacaktır.
Bir ülkeyi tanımanın veya tanımamanın ölçüsü ve şartları tabii ki görecedir ve ülkeden ülkeye değişir. Bu bağlamda değişmeyen bir şey varsa, o da ülkelerin her halükarda kendi çıkarlarını gözettikleridir. Yani devletler için çıkarlar evvel, rejimler müevveldir. Buraya bir şerh düşmeden geçemeyeceğiz; biz çıkarların meşru olanını kast ediyoruz ve onlara talibiz.
Bu ülkeler elbette ki sınırları ve bayrakları olmakla birlikte, kişilik ve zihniyet bakımından müstemleke olanlar değildir. Zaten onlar da adımlarını ancak efendilerinin izinde ve direktifleri doğrultusunda atabilirler.
Yukarıda arz ettiğimiz ve edemediğimiz gerekçelerden hareketle diyoruz ki, söz konusu olan ülke eğer Afganistan ise, onu tanıyan ilk ülke de Türkiye olmalı! Türkiye'ye yakışan ancak budur.
Çünkü Afganlılar en fazla Türkiye'yi ve Türkleri seviyorlar ve başkalarıyla değil, en fazla Türkiye ile olmak ve diğerlerine oranla en fazla Türkiye'nin kazanmasın istiyorlar.
Türkiye de daha önce yaptığı hataları tekrarlamamalı ve Afganistan'a Türkmen ve Özbek gibi soydaş özellikler üzerinden değil evrensel ve dolayısıyla hepsini kuşatıcı değerler üzerinden bakmalı.
Ki görüş alanına sadece Afganistan değil, kendisine hasret olan Asya ve dahi Kafkaslar da girsin.