• DOLAR 34.652
  • EURO 36.463
  • ALTIN 2955.704
  • ...

TBMM, Türkiye ve Çin yetkililerinin 13 Mayıs 2017 tarihinde Pekin’de imzaladıkları “Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Arasında Suçluların İadesi Andlaşması”nı oylamak üzere gündemine almış bulunmaktadır.

Çin Meclisi bu antlaşmayı onaylayıp yürürlüğe koydu. TBMM de önümüzdeki günlerde oylama yapacaktır.

Sözü eğip bükmeden söyleyelim: Çin Meclisi’nden sonra TBMM’nin de bu antlaşmayı onaylaması durumunda, Ak Parti de tıpkı bir zamanlar CHP’nin sebep olduğu Boraltan Köprüsü Katliamından belki yüzlerce kat daha büyük katliamlara onay vermiş olacaktır.

CHP’yi o katliamın suç ortağı olarak haklı bir şekilde eleştiren Ak Parti ve MHP bugün kendileri aynı sınavdan geçmektedirler. Dolayısıyla milletvekilleri “hak” ve “suç” kavramları üzerinde sağlıklı düşünmek ve “suç” diye nitelendirilen fiillerin kime ve neye göre olduğuna dikkat etmek zorundadırlar. Aksi halde kendileri de selefleri gibi zulmün bir parçası olurlar.

Uygur Türklerinin eğer bir suçu varsa, o da Çin’in asimilasyon politikalarına direnmeleri ve dini ve etnik aidiyetlerinden ödün vermemeleridir. Bunun dışında eğer Uygur Türkleri arasında kimi şiddet ve terör suçlarına bulaşmış kişiler varsa, bu istisnai durum Türkiye’ye iltica etmiş olan Uygur Türklerinin suçlu olarak görülmelerinin gerekçesi olamaz!

Neyin hak ve neyin suç olduğu tartışmaları insanlık tarihi kadar eski olduğu ve insanların birbirileriyle olan anlaşmazlıklarının ve kavgalarının temelinde de yekdiğerinin hakkına tecavüzün yattığı bilinmelidir. 

Kaldı ki, Çin’in Uygur Türklerini sistematik bir şekilde asimile etmek ve nüfusunu geriletmek için milyonlarcasını toplama kamplarına aldığı ve bu insanlık suçuna karşı direnenleri işkence, hapis ve ölümle cezalandırdığı ilgili uluslararası kurumlar tarafından da defalarca mahkûm edilmesine rağmen Çin’in bu zulümlerinde hala ısrar ettiğine bütün dünya da şahittir.

Milletvekilleri de oylarını bu bilinçle ve şu sorunun cevabına göre vermelidirler: Çin’in adeta bir açık hava hapishanesinde yaşamaya mahkûm ettiği Uygur Türklerinin insanca yaşama çabası içinde olmak ve bu bağlamda izzetlerini korumaktan başka bir suçları olur mu?

Türkiye’nin henüz kendi inkârcı geçmişiyle yüzleşmemiş ve dahi hesaplaşmamışken ve asimilasyoncu politikalarını bugün de sürdürüyorken, Çin’in işlemekte olduğu insanlık suçuna katkı, yataklık ve yardım anlamına gelecek bu antlaşmayı onaylaması Türkiye’nin tarihine yeni bir kara leke olarak geçecektir.

TBMM, Çin’in Uygur Türklerine yönelik işlemekte olduğu insanlık suçunu onaylamak anlamına gelen bu antlaşmayı reddetmekle kalmamalı, aynı zamanda Türkiye’nin doksan küsur yıldan beridir uygulayageldiği inkâr, imha ve asimilasyon politikalarına da behemehâl son vermelidir.

TBMM iradesini haktan yana mı ortaya koyacaktır, zulümden yana mı, göreceğiz.