• DOLAR 34.47
  • EURO 36.608
  • ALTIN 2919.47
  • ...

Niçin mi bu soru?

Çünkü kayyım adalet değil, CHP'dir. Çünkü kayyım hukuk değil, "made in CHP"dir. Çünkü kayyım CHP'nin adı ve 96 yıllık tarihinin diğer adıdır!

Oysa bu ülkenin mazlum insanları... ... Oysa bu ülkenin dağları... Oysa bu ülkenin nehirleri... Oysa bu ülkenin Alevileri... Oysa bu ülkenin Sünnileri... Oysa bu ülkenin Türkleri... Oysa bu ülkenin Arapları, Ermenileri ve Kürtleri... Oysa bu ülkenin dilleri...  Oysa şehit kanlarıyla yoğrulmuş bu topraklar... Oysa bu dağlar... Oysa bu nehirler... Evet, hepsi ve daha fazlası, ne kadar da sevinmişlerdi Erdoğan, "adalet" diye haykırdığında... Ne kadar da sevinmişlerdi o güne kadar devletten dipçik sesinden başka bir ses duymamış olanlar, Erdoğan kendilerine "kardeşlerim" diye seslendiğinde... Ne kadar da sevinmişlerdi anneler, "çocuklarımız artık ölmeyecek" diye... Ne kadar da sevinmişlerdi, Erdoğan'ın Dersim'de bombalarla, süngülerle, kurşunlarla ve fare zehriyle öldürülenlerden dolayı devlet adına özür dileme erdemini gösterdiğine ve adaletin tecelli edeceğini haykırdığına şahit olduklarında... Ne kadar da sevinmişlerdi, Erdoğan, "devletin Kürtleri inkâr, asimilasyon ve imha politikalarına son verdiğini" söylediğinde. Ne kadar da sevinmişlerdi, Erdoğan, "yasaklarla ve yolsuzluklarla mücadele edeceklerini" söylediğinde...

Nitekim bu sesi boğmak için bir 15 Temmuz gecesi tanklarla, uçaklarla ve medyayla içeriden ve dışarıdan giriştikleri tarihin o en hain işgal saldırısını da imanımızla savdık. Ama tam da 90 küsur yıllık zulümlerin artık Eski Türkiye'de kaldığını düşünüyorken, daha adil bir Türkiye'de ısrar etmek yerine CHP'nin temellerini attığı baskıcı, inkârcı, gaspçı ve kısaca köhne politikalarına yönelmek adalete sığar mı? Daha ne zamana kadar bize öğretilmiş korkularla yaşayacağız?

Örneğin, bekamızı gerçekten de tehdit eden terörle mücadelede başvurulacak yöntem kayyım mı olmalıydı?

Çünkü AK Parti'den Komünist Partisi'ne ve MHP'den HDP'ye kadar yasal olarak kurulan bütün partiler yine yasalara göre meşrudur. Dolayısıyla seçimle gelenlerin seçimle gitmeleri gerekir. Dolayısıyla Diyarbakır, Mardin ve Van belediyeleri suç işledilerse, neden yeniden halkın iradesine başvurulmuyor da kayyım atanıyor?

Bizim bölgedeki gelişmeleri ve kurulmakta olan yeni düzeni iyi tahlil etmemiz lazım. Amerika'nın liderliğindeki emperyalistlerin bölgedeki hedefleri belli: işgalci israil'in güvenlik sınırlarını en az Nil'den Fırat'a genişletmek ve bölgedeki petrol, doğalgaz ve diğer kaynaklar üzerindeki egemenliklerini pekiştirmek. Bunun için ülkeleri işgal etmekten parçalamaya ve hatta birbirine düşürmeye kadar ne gerekiyorsa, yapmaktan geri durmayacaklardır. Bu arada silahlandırmakta ve ordulaştırmakta oldukları Kürtlere biçtikleri rol ise, ölünceye kadar öldürmek!

Düşmanın bu tuzağını başında paralamak bu coğrafyada insanca yaşamak isteyen herkesin haysiyet ve şeref borcudur. Fakat bunun yolunun ırkçılıktan, hak gaspından, adaletin gözetilmediği kardeşlik naralarından ve kısaca köhnemiş rejimin inkâr politikalarından geçmediği de bir gerçektir! Bu coğrafyada onurumuzla yaşamak istiyorsak, ilişkilerimizde hakkı ve adaleti gözetmeliyiz. Aksi halde kardeşliğimizde yaşadığımız bu fetret dönemi uzun sürer. Öyleyse, "sizin renklerinizin ve dillerinizin ayrı olması da Allah'ın ayetlerindendir" hükmüne inananlar olarak şu soruya cevap verelim: Allah'ın ayetlerinden olan bir lisanı yaşatmak mı bir devleti daha güvenli, daha insani, daha adil, daha güçlü ve daha bir birlik yapar, yoksa onu yasaklamak mı?

Temennimiz ve duamız o ki, AK Parti kendi hasımlarına öykünmek ve başka şeylerden medet ummak yerine yeniden ismiyle müsemma olsun, hakkı yüce tutsun ve adaleti rehber edinsin. Aksi halde 2023 adaletin değil, zulmetin yeniden zaferi olur!