Mevsim bahar ve biz bir Ramazan ayına daha kan ve gözyaşı ile giriyoruz
Mevsim bahar ve her taraf yemyeşil… Mevsim bahar ve her yerde rengârenk bitkiler ve çiçekler ve güller… Mevsim bahar… Tepemizde henüz yakıcı olmayan bir güneş… Ansızın çakan şimşekle… Birbirini kovalayan bulutlar… Ve bahar yağmurları… Mevsim bahar ve “bitkiler ve ağaçlar secde etmektedirler.” Mevsim bahar ve gördüğümüz her şey Allah’ın birer ayeti… Mevsim bahar ve “Allah sizi yerden bir bitki bitirir gibi bitirdi” ayeti üzerine tefekkür etmenin tam zamanı…
Ancak yeryüzünün müfsitleri, mülhitleri ve günümüzün Firavunları bu baharımızı da zehir ediyorlar. Göklerden yağmur değil, onların öldürücü silahları yağıyor. Gece gündüz demiyorlar… Yaz kış demiyorlar… Kutsal gün, kutsal gece veya kutsal ay demiyorlar… Bir gün, bir hafta, bir ay ve bir yıl demiyorlar. Aralıksız mı aralıksız yakıyorlar… Yıkıyorlar… Öldürüyorlar… Tecavüz ediyorlar… Talan ediyorlar… Rüzgârlar bile artık baharın değil, barutun ve kanın kokusunu getiriyor. İnsanlardan ve dindaşlarından adeta ümitlerini kesen mazlumlar tek ses olmuşlar ve avazlarının çıktığı kadar, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diye sesleniyorlar. Ne acı ki, gelen ramazan da öncekiler gibi kan revan içinde. Demek şimdiki imtihanımız bu yönde seyrediyor. Bize düşen ise, gereğini yapmak olmalı.
Düşüneceğiz ve muhasebemizi yapacağız. Örneğin, haddizatında rahmet, bereket ve kurtuluş olan bu aydan nasıl yararlanabiliriz? Ve ne yaparsak ve ne edersek ramazanın feyzinden, bereketinden ve rahmetinden daha fazla yararlanabiliriz? Ramazan boyunca daha fazla yiyip içsek mi veya daha fazla yedirip içirsek mi Allah’ın rızasını kazanabiliriz?
Bildiğimiz gibi, ramazanlarda da kimimiz 10 liraya karnımızı doyururken, kimimiz de 50, 100, 500 ve 1000 lira ile dahi doymayabiliyoruz. İbadet edelim derken, riyaya, gösterişe ve israfa sapanların vay haline!
Evet… Ramazana giriyoruz, ama içimiz ve dört bir yanımız kan…
Ramazana giriyoruz, ama içimizde ve dört bir yanımızda aç olan ve hatta açlıktan ölen kardeşlerimiz…
Ramazana giriyoruz, ama yine kimimizin sofrasında ekmek, çorba ve su ve kimimizin sofrası Karunları dahi kıskandıracak kadar zengin…
Ramazana giriyoruz, ama bir yandan sadakası ve zekâtı yerine ulaştırılsın diye “emin” eller arayanlar ve diğer yandan bu güveni Allah’ın adı ile aldatanlar…
Ramazana giriyoruz, ama bir yandan küfrünün gereği olarak zulme, vahşete ve kana doymayanlar ve bir yandan da Allah’a kul olma bilincini koruyanlar…
Bu ramazandaki dualarımızdan biri de şu olsun: Allah’ım! Bize baharlarımızı kışa çevirenlerin taçlarını başlarında paralama gücü ver ve bizi yeryüzünde senin dinini yaşayanlardan kıl!