Kürtler, ölümü değil, hayatı seçiniz!
Geçen haftaki yazıda da belirttiğim gibi, bu, Kürtlerin en zor seçimidir. Çünkü önümüzdeki Pazar günü sadece belediye başkanlarını seçmiş olmayacaklar, uzun vadede hayatı veya ölümü de seçmiş olacaklar.
Önce kuruluş sıralarına göre şimdiki partilerin Kürt sicillerine göz atalım.
CHP: Kürtleri inkâr, imha ve asimilasyon politikalarının mimarı ve katliamlardan, idamlardan sürgünlere ve faili meçhul olaylara kadar baş aktör veya suç ortağı. Ak Parti’nin başlattığı çözüm süreci bağlamında yaptığı olumlu düzenlemelere de karşı çıkan CHP, yaptıklarının hiçbirinden dolayı zerre kadar bir pişmanlık duymadığı, bir özeleştiri yapmadığı ve bir özür dilemediği halde bugün Kürtlerin oylarına taliptir.
MHP: Rejimin inkâr politikalarını onaylamıştır, ama CHP gibi sicilinde Kürtlere yönelik katliam yoktur. Bu durum MHP’den ayrılan İP için de geçerlidir.
HDP: PKK’nın siyasi kanadı olup, toplumsal baskıyı boşa çıkarmak için yaptığı kimi yüzeysel eleştiriler dışında PKK’nın bütün katliamlarını ve dahi iç infazlarını onaylar. Ayrıca PKK’nın Amerika’nın hizmetine girmesinden rahatsız olmadığı gibi, onun Amerika’dan aldığı silahları Türkiye’ye karşı kullanmasından da rahatsız değildir.
AKP: Devletin inkâr politikalarına resmiyette son verip, çözüm sürecini başlatmış; TRT Kürdi’yi açmış, bazı üniversitelere Kürtçe bölümler ve MEB müfredatına Kürtçe dersini koymuş ve bazı eserleri Kürtçeye çevirirken, bazılarını da Kürtçe olarak yayınlamıştır.
Bildiğiniz gibi, başka partiler de var. Hepsi de iki ayrı ittifak halinde “Kürt kardeşlerinden” oy istiyorlar.
Yanlış anlaşılmasın, aklıselim sadece Kürtlerin değil, herkesin ölçüsü olmalıdır. Ama dünyanın neresinde olursa olsun, şöyle bir gerçeklik de var: Egemen güçler tarafından Kürtler gibi inkâr, asimilasyon, katliam vd. zulümlere maruz kalan toplumların sağlıklı düşünme ve aklıselimle muhakeme etme yetileri de büyük hasar görür ve dumura uğrar. Ölümcül hatalar yapmaya ve yaptırılmaya müsait olmaları da bundandır. Bu halden kurtulmanın yolu da akıl, feraset, basiret ve kısaca aklıselimden geçer. Çünkü feraset ile hareket eden bir kişi, kendisini bir delikten iki kez ısırtmaz! Kürtler de şimdi böyle bir durumla karşı karşıyalar.
Hatırlayacaksınız, 7 Haziran 2015 seçimlerinde Demirtaş’ın, “PKK'ye silahı AKP değil, HDP bıraktıracak; dağdan indirmeyi biz başaracağız” vaadine inanan Kürtler, 80 milletvekili ile HDP’yi TBMM’ne taşıdılar. HDP, sözünde duracağına, bu emanete hıyanet etti ve Kürtlerin iradesini binlerce Kürt ile birlikte çukurlara gömdü. Sonrası malum…
Aynı HDP 4 yıl sonra bir kez daha Kürtlerin kapısını çalıyor ve “barış, çocukları dağdan indirmek ve PKK’ye silah bıraktırmak” türünden vaatlerde de bulunma ihtiyacı duymadan oylarını istiyor. Bununla da yetinmiyor, canlarını da istiyor. Nasıl mı? Çünkü HDP PKK’nin siyasi koludur ve PKK de bir süreden beridir Amerika’nın hizmetine giren bir yapıdır.
Amerika mı? İşte burada hepimizin (Arap, Fars, Kürt, Türk ve.) resmin bütününe odaklanmamız gerekiyor. Çünkü askerleriyle, üsleriyle, kültürleriyle, teknikleriyle ve en önemlisi de yerli işbirlikçileriyle ülkelerimizi işgal etmiş bulunan emperyalistler, şimdi de işgalci israil’in sınırlarını muharref Tevrat’ta belirtilen vaat edilmiş toprakları da içine alacak şekilde genişletme planını gerçekleştirmek için harekete geçmiş bulunuyorlar. Bu bağlamda Kürtlere biçtikleri rol ise, ölünceye veya öldürülünceye kadar öldürmektir!
Ama ne yazık ki, bazı Kürtler Amerika’nın, İsrail’in ve diğer Batılı güçlerin Kürtlere bir devlet kurduracaklarına inanacak kadar derin bir cehalet ve zillet içindedirler. Halbuki bir anlığına dahi olsun, eğer aklıselim ile düşünebilseler, bu emperyalistlerin nihai hedeflerinin Kürtlere bir devlet kurdurmak değil, Selahaddin’in torunlarına Kürdistan’ı mezar etmek olduğunu anlayacaklardır!
Bu oyunları bozmak ve bu zillet halinden kurtulmak için soylu bir mücadele vermek Kürtlerin olduğu kadar şehit kanlarıyla yoğrulmuş bu topraklarda insanca yaşamak isteyen herkesin yükümlülüğüdür. Bunun da yolu belli: Birbirimize zulmetmemek ve zulmün de zalimin de her türlüsüne karşı olmak!