• DOLAR 34.47
  • EURO 36.572
  • ALTIN 2926.111
  • ...

Türkiye`nin birçok açıdan yeni dönemine girişi olan seçimlere iki hafta kaldı. Yeni dönemin hayırlı olmasını dilemekten çok, hayırlı olması ve hayırlara vesile olması için çalışmaktır önemli olan.

Seçime hangi partilerin girdiğini, kimin kim ile resmi ve hatta gayri resmi ittifak kurduğunu biliyorsunuz. Seçime tek başına giren partilerden biri de HÜDA PAR`dır.

HÜDA PAR`ın ne kadar oy alacağından daha önemlisi, seçime girmesidir. Kabul etmek gerekir ki, HÜDA PAR`ın bir sorunu da kurulduğundan beri ithamlara ve karalamalara maruz kalması ve yakın geçmişte yaşanan kimi üzücü ve tasvip edilemez olayların faili olarak hedef gösterilmesidir.

HÜDA PAR`ın Genel Başkanı Sayın Mehmet Yavuz`un geçen gün çıktığı bir televizyon programında kendisine yöneltilen bütün soruları samimi ve oldukça yalın bir dil ile açıklaması işaret ettiğimiz ithamları ve kara propagandayı etkisiz hale getirmek için de çok önemlidir.

Yavuz`a yöneltilen bazı sorular da, “HÜDA PAR`ın Hizbullah`ın bir devamı olup olmadığı, şiddeti tasvip edip etmediği, HDP ile ilişkisi, partilerle neden görüşmek istedikleri, Kürt Sorununa yaklaşımları, çözüm bekleyen sorunların neler olduğu, neden herhangi bir ittifakta yer almadıkları ve Türkiye`nin beka sorunu…” şeklinde idi.

Dediğimiz gibi, Yavuz`un verdiği cevaplar gerçekten doyurucu ve ikna edici idi.

Yavuz`un, HÜDA PAR`ın hiçbir şiddet eylemini tasvip etmediğini, altını çizerek belirtmesi de gerçekten önemlidir.

Siyasi partiler artık hayatımızın bir parçası olduklarına göre, şartlar ya bizi mevcut partilerden birinin yanında olmaya veya kendi partimizi kurmaya zorluyor. Mevcut partilerin bizi ne kadar temsil edip etmediği de tabii ki önemlidir. Buna HÜDA PAR da dâhildir. Ama önemli olan hangi değerlere sahip oldukları ve nasıl bir Türkiye ve dünya tasavvuru yaptıklarıdır. Hiçbir insan mükemmel olmadığına göre, hiçbir parti de mükemmel değil. Burada da önemli olan hak ve adalete; iyiye, doğruya ve güzele, doğru bir çaba içinde olunup olunmadığıdır.

HÜDA PAR`ın diğer bir sorunu da kurucularının-yöneticilerinin kısmen veya çoğunlukla Kürt olmaları hasebiyle Kürtçülükle itham edilmesidir. Ama hemen belirtelim ki, hangi inanç ve düşüncede olursa olsun, bu biz bütün Kürtlerin maruz kaldığı bir itham ve yaşadığımız bir sorundur.  Bunun da üstesinden gelmenin yolu olduğumuz gibi görünmekten geçer.

İnanıyoruz ki, HÜDA PAR bu sorunu aşmak yolunda da büyük bir boşluğu dolduracaktır. Örneğin, HÜDA PAR Genel Başkanı Yavuz`un andığımız TV programında sergilediği duruş tam da sözünü ettiğimiz görünürlük ihtiyacını gidermeye güçlü bir adaydır.

Yavuz`un “Türkiye`nin beka sorununa” yaptığı yorum da Türkiye`nin yöneticileri ve özellikle devlet için izlemeleri gereken bir yol haritasıdır. Türkiye`nin bekasına yönelik en büyük tehdit, rejimin inkâr politikaları ve gayri adil uygulamalardır. Devlet adaleti tesis ettiği ölçüde millet birbirine kenetlenecek ve kendisine yönelik tehditlere karşı yekvücut olacaktır. Rejimin inkâr politikalarının özelde Kürtlere ve genelde Türkiye`ye nelere mal oldukları hepimizin malumu olduğu gibi, güya Kürtlerin sorunlarını çözmek adına ortaya çıkan gruplar ile onların söylem ve eylemleri de malumumuzdur.

Kürtler onlarca yıldan beridir inkârcı rejim ile Kürtler adına savaştığını iddia edip de Kürtlerin değerleriyle savaş halinde olan örgüt ve partiler arasında nefes alamaz duruma gelmiştir. Sayın Erdoğan`ın başbakan iken rejimin inkâr politikalarına son vermesi her ne kadar başlı başına bir devrim olsa da, gerisinin getiril(e)memesi nedeniyle devam eden bir zulmün olduğunu biliyoruz. Yavuz`un çizdiği tabloya bakılırsa, HÜDA PAR bu konuda da üzerine düşeni yapacak. Yani ister hükümet olsun ister başka bir parti veya grup, her kim bu konuda olumlu bir adım atarsa, elinden gelen desteği esirgemeyecek ve toplumsal güvenin sağlanması adına, hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün partilerle diyalog kanallarının açık olmasına özen gösterecektir. Bunların hepsi de özlemi duyulan şeylerdir.

HÜDA PAR`ın Cumhurbaşkanlığı tercihini Sayın Erdoğan`dan yana yapması da toplumda sevinçle karşılandı. “Keşke Cumhur İttifakının içinde de yer alsaydı”, diyenlerin sayısı da az değil. Bütün Türkiye`de örgütlenmiş olması, Türkiye`nin 81 ilinde seçime girmesi ve özellikle birçok cenahtan gelen ithamlara rağmen ilkeli duruşunu koruması da ayrıca topluma büyük bir güven vermektedir.

Her daim Hak üzere olmanız ve adaleti gözetmeniz dualarıyla, Allah yardımcınız olsun.