• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
İlk ve orta öğretimin yeniden aşamalandırılması, “isyanı” hayat tarzı edinmiş “malum” çevreleri bir kez daha ayağa kaldırdı.
Kimse için bir hak kaybı söz konusu değil. Yapılan sadece bir hak iadesidir; bir mağduriyetin (+4) yüküyle giderilmesidir.
Bu gecikmiş ve ardında binlerce mağdur bırakmış iadenin Kur`an hafızlığına yönelik topal yönü bile onları sakinleştirmeye yetmemiş.

İslam`la ilgili hakların kısıtlanmasından, gasp edilmesinden keyif almak; bu hakların genişletmesine karşı otomatik bir tepki duymak onların genlerinde var.

Ama bundan ötesi derin bir hayal kırıklığının ağır ruh hali içindeler.

28 Şubat`ın basın kanadında önemli bir rol üstlenmiş yaşı geçkin bir kadın gazeteci, bir iki ay önce medreseler gündeme geldiğinde “Bunu duyduğumda ne...! Medreseler kapatılmamış mıydı?

Medrese mezunları da nereden çıktı? Bunlar, Cumhuriyet Türkiye`sinde eğitim mi veriyormuş? Yoksa ben başka bir ülkede miyim? İrkildim, sarsıldım...”
diyordu.

Bunun ruh hali “tepki cephesi”nin ruh halinin bir özetidir.

Bunlar, bu aziz İslam toprağının gerçekten İslamsız kalacağına kendilerini inandırmışlardı. Modern dünyada çağın içinden çağın ötesinden, Eski Yunan-Yeni Batı ne kadar kötülük varsa savaş yorgunu Müslüman halka dayatılacak... Sokakta Pazar da kara fötr şapkaların kenarı birbirine değecek; düşen şapka mukaddes bir emanet gibi göğüste tutulacak!...

Bütün umutları, İslami bir eğitim almış neslin tükenmesi, onun yerini Fransız milliyetçiliği safsatalarıyla, Darwin yalanlarıyla eğitim görmüş bir neslin almasıydı.

Bu sosyal değişimi matematiksel bir çerçevede ele almış, her şeyin en çok elli yıl içinde biteceğini düşünmüşlerdi. Öyle olmadı. Hayalleri, tasarıları, planları gerçekleşmedi.

İslam, kendisine bir adım dahi yaklaşan her halkı, her dönem ihya etme, yenileme, kendine getirme kabiliyetine sahiptir. Bu yüce din ilahi bir lütufla bu büyük kabiliyetle donatılmıştır.

“Her şey bitti” denen bir dönemde dört bir yanda aziz gençler yetişti. Kasaba ve şehirlerin insan manzaraları başı örtülü gencecik kızlarla onların beklediğine tam zıt bir görünüm aldı.

Bunun önüne geçmek istediler. Kendilerini ideoloji, para, güç ve tanıtım yönünden besleyen Batı`nın çöküş işaretleri onları durdurmadı. Bugüne kadar her istediklerini hayal ettikleri gibi gerçekleştiriyor sanmanın verdiği aldatıcı bir özgüvenle harekete geçtiler. İmam Hatip Liselerini kapanma noktasına getirdiler. Üniversitelerde başörtüsünü yasakladılar. Bir daha eski hayallerine döndüler ve bir daha hayal kırıklığı yaşadılar.

Son süreçte yaşananlar, gösteriyor ki,

1- Genç neslin İslam`a bağlanmasından rahatsızlık duymaya endişe etmeye, korkmaya devam ediyorlar.

2- Yurt dışı Masonik bağlantıları ve memleket içindeki müttefikleri, onları yeteri kadar desteklemekten acizdir. Bu, onların sonuç alma umutlarını azaltıyor. Bunun için tepkileri gizli bir yalvarışla, gizli bir ağlayışla karışıyor ve uzlaşmayı gündeme getiriyorlar.

3- Düzenleme bugüne kadar ertelenmekle, Kur`an hafızlığına yönelik sorunlu yönü ve (+4) yüküyle (hükümetin kendi içinde tamamlanan) kendiliğinden bir uzlaşma, dolayısıyla bir eksiklik içeriyor. Ancak bu hükümet içinde tamamlanan eksiklik ve uzlaşma onları tatmin etmiyor.

Çünkü onlar bütün hakları ancak kendileri için olursa hak sayıyorlar. İslam`a yönelik en küçük bir genişliğe dahi katlanacak kadar ideolojik kalıplarının dışına çıkmış değiller.

4- Aksaklıklarına rağmen gizli ve açık karşıtlarının tepkisi bu düzenlemenin değerini gösteriyor.

Halkın düzenlenmeye teveccühü de şunu bir kez daha ispatlıyor:

Bu topraklar İslam`ındır; hep İslam`ın kalacak. Bu halk Müslümandır; gönlü hep İslam`dan yana olacaktır.