• DOLAR 34.672
  • EURO 36.723
  • ALTIN 2931.655
  • ...

-Katar kuşatılırken,

-Türkiye Kılıçdaroğlu`nun ilginç bir zamanlamayla gerçekleştirdiği sözde “Adalet Yürüyüşü”nü konuşurken,

-Haber bültenleri Musul ve Rakka`yı anlatırken…

İslam âleminin kalbinden Müslüman nüfusun en yoğun olduğu kıta Güney Asya`ya doğru bir mızrak saplanıyor: Hindistan-israil ilişkileri…  İslam dünyası bir kuşatma altındaydı, Hindistan-israil ilişkileri ile bağrı delik deşik ediliyor.

Batı dünyasının en büyük problemi insan kaynağı… “Medeniyetler Çatışması” tezinde bu kaynağın Hindistan`dan karşılanması tasarlanmıştı.

Hindistan-israil ilişkilerinin geliştirilmesi Obama`nın henüz yeni başkan olduğu 2008-2009 yıllarının ana gündemiydi.  Ama Hindistan, Batı ilişkisini hep canlı tutsa da israil`le ilişki konusunda tereddütler yaşıyordu. Bunun iki nedeni vardı:
Hindistan`ın 200 milyonu aşkın Müslüman nüfusu ve Arap dünyası ile ticari ilişkileri…

Hindistan, israil konusunda hassasiyet sahibi olan Müslüman nüfusunun harekete geçmesinden endişe ediyordu. ABD ve Batı dışında israil`le ilişkileri gelişkin ülkelerle ticaretini sınırlı tutan Arap ülkelerini de “halkları karşısında güç durumda bırakmak” istemiyordu.

Oysa geçen ay israil cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, Hindistan`a görkemli bir ziyaret gerçekleştirdi. Salı günü ise Hindistan Başbakanı Modi, israil`e gitti. Hindistan ile israil arasında 25 yıl öncesine dayanan diplomatik ilişkilerin başlamasından bu yana ilk kez bu düzeyde gerçekleşen bir ziyaret…

Modi ve Netanyahu`nun ziyaret öncesinde The Times Of İndia gazetesinde birlikte yayımladıkları makale, bu ziyaretin ürkütücü yanına işaret ediyor. “Hindistan ve israil geleceğe el ele yürüyor” başlığı taşıyan makalede, iki taraf arasındaki ilişkilerin, “doğal bir ortaklık” olarak 25 yıldan bu yana günden güne güçlendiğine dikkat çekiliyor, Hindularla Yahudiler arasında ruhsal bir bağın bulunduğu iddia ediliyor. İki tarafın da canlı ve modern bir demokrasiye sahip olduğu vurgusu yapılıyor. israil`in teknolojik gücünün Hindistan`ın insan unsuruyla buluşmasının önemine değinilerek Hindistan`ın “Hindistan`da üret!” projesinin israil için “Hindistan`la birlikte üret!” şeklinde uyarlanmasından söz ediliyor.

Hani neredeyse bir kaynaşma yaşanıyor iki taraf arasında. Bu kaynaşma, İslam âleminin kadim merkezini daha da ağır problemlerle yüz yüze bırakabilir, Hint kıtası Müslümanları içinse yeni felaketlerin kapılarını açabilir. Amerika`nın düşündüğü sistem ise gayet basit… Amerika, Hintlileri yönetmeyi; İslam âleminin en azından bir bölümünü ise Hintlilere yönettirmeyi düşünüyor. Müslümanlar, tek kelimeyle kölelerin kölesi haline getiriliyor.*

Hindistan başbakanı Modi, en az Netanyahu kadar fütursuz… Konunun uzmanlarına göre Modi, ne Hindistan Müslümanlarını hesaba katıyor ne de Arap ülkelerini…

İslam âleminde bir zamanlar, “Hint Müslümları”nın devlet olmadıkları hâlde yaptırım gücünden ve “Arap dünyası” diye bir unsurdan söz edilirdi. Nerede Hindistan Müslümanları, nerede o Arap alemi? 11 Eylül 2001`den bu yana İslam dünyasının kafasına vurulan darbeler, İslam dünyasını sadece siyasi güç olarak sarsmadı, toplum olarak da Müslümanları darmadağın etti.

O günden bu yana İslam dünyasında öne çıkan aktörlerin gündeme getirdikleri tartışmalar ve gerçekleştirdikleri eylemler, Müslümanları siyasi olarak zayıflattığı gibi iki Müslümanın bir araya gelmesini güçleştirecek kadar da Müslüman toplumu zayıflattı.

Biz, birbirimizin kusurları ile uğraşırken, birbirimizden farklı olduğumuzu ispatlamak için delil, birbirimizden uzaklaşmak için ayrıntı ararken dünya bizim aleyhimizde buluşmak için kırıntı arıyor. Koca Hindu toplumunun Yahudilerle demokrasi ve modernizm “değerleri” üzerinden ortaklığı bile gerçekleşebiliyor!

Farkında mıyız: Her yanımızdan kuşatılmışız, şimdi bağrımız delik deşik ediliyor.

*Konuyla ilgili http://stratejidusunce.com/ “Trump Politikalarının Düşünsel Arka Planı ve ABD`nin Olası Dış Siyaseti” analizine bakabilirsiniz.