Asayişsizlik sermayesi
Dünyanın ABD ile Sovyetler Birliği arasında bölüşüldüğü günleri anlatan Soğuk Savaş Dönemi, zihinlerde asayiş yanlısı bir Batı ve özellikle ABD imajı oluşturmuş.
O dönemde terör Sovyetler Birliği ile özdeşleşmişti. Zira amaçlarına ulaşmak için şiddete başvuran grupların çoğu, sosyalist ideoloji ile temastaydı. Sosyalizmle temas halindeki o şiddet gruplarının karşısında ABD vardı.
Sadece şiddet grupları değil, sol medya tarafından ismi çokça duyurulan ya da sosyalist gençliğin slogan malzemesi haline gelen birkaç isim dışında neredeyse diktatörlerin tamamı da sol kökenliydi. ABD, o dönemde bu tür diktatörlerin en azından bir kısmı ile ilişkilerini açığa vurma konusunda daha dikkatli davranıyor, onlarla ilişkisinin insan hakları söylemini delmemesi için özen gösteriyor, görünüyordu.
Bir de Amerikan filmleri gerçeği vardır. Mahalle kahvelerinin videolarından eksik olmayan Amerikan filmlerinde ABD polisi daima suçluların peşindeydi. Buna kimi askerî filmler de eklenmişti. O askerî filmlerde de ABD askeri, dünyadaki kötü adamları kovalıyordu.
Dolayısıyla Soğuk Savaş Dönemi zihniyetinde ABD, insan haklarından ve asayişten yana bir güç olarak duruyor. Bu sebeple, bugün asayişsizliğin ABD tarafından sermaye edinildiği iddiası pek de inandırıcı gelmiyor.
Bir hâlin inandırıcı gelmemesi, onun gerçekliğine zarar vermez. Hele algı üreticilerinin seri üretime geçtiği bu dönemde inandırıcı gelmemek, gerçekliğe uygunluğun kanıtı bile olabilir.
ABD, Soğuk Savaş Dönemi`nde Sovyet yayılmacılığını suiistimal edip sahte tehditler üreterek ülkeleri kendisine bağlıyor, müttefiklik palavrasıyla, onların halklarının refahına ayırmaları gereken paraları silaha yatırmalarına yol açıyordu. O dönem ABD`nin sermayesi, “ülke güvenliği” idi. ABD`nin yönlendirmesiyle “ülke güvenliği” söylemine sarılanlar, ülkenin vergilerini ABD`nin silah fabrikalarına aktarıyordu.
Soğuk Savaş`ın sona ermesiyle ABD, o olumlu tema üzerine kurulmuş sermayeden yoksun kaldı. Sovyet tehdidi ortadan kalkınca “ülke güvenliği” söylemi karşılık bulmadığından az kalsın silah fabrikaları duruyor, ABD`nin vergi kasaları boşalıyordu.
ABD`nin yeni dönemde ticaretini çevirmek için edindiği sermaye asayişsizliktir. Dünya, önce “terör tehdidi” söylemi sürecine sürüklendi; sonra bu söylemin karşılığının getireceği gelirden istifadeye gidildi.
Daha çok çete faaliyetleri olarak bilinen klasik asayişsizlik, tek başına ABD`nin silah fabrikalarını çalıştırmaya yetmez elbette. Silah fabrikalarının çalışması, devletlerin içine karıştıkları savaşların vuku bulacağı bölgesel asayişsizlikler gerektiriyor. Ülkeler, kendilerini asayiş probleminden korumak için, halklarının refahına ayıracakları parayı, asayiş problemini ortadan kaldırmak amacıyla güvenliğe yatıracaklar, bu yüzden zayıf kalacaklar, üretim ekonomisine geçemeyecekler, hep Batı`ya muhtaç kalacaklar. Bununla birlikte güvenlikle ilgili teknoloji ve silahı Batı`dan ithal edecekler, Batı`ya para kazandıracaklar… Bu yönüyle asayişsizlik, Batı ve onun jandarması ABD için açık bir sermayedir.