Taşeronluk, işbirlikçilik ve İslami değerlere hakaret
Kürtler arasında etkin bir güç haline getirilen sol yapılanma, düzenli aralıklarla bir konu buluyor ve durup dururken İslamî değerlere hakaret ediyor.
Neden?
“Solcu oldukları için” denebilir. Genellikle doğru bir tespit… Ne yazık ki Kürtler arasında etkin olan sol zihniyet, solun hâlâ en fundamentalist, en gerici sınıfı içinde yer alıyor. Ahirete inansın veya inanmasın bütün dünya, dinin toplumsal kimlik için önemini kavradı, bu yobaz yapılanma kavramadı. Başı, hâlâ Stalin`in torbasında... Oradan çıkmaya hiç de niyetli değil.
Ancak mesele tek başına solculuk değil. Onları kendi toplumlarının değerlerine küfretmeye, inançlarını aşağılamaya götüren asıl sebep uluslararası sistemin İslam düşmanlığına biçtiği fiyattır.
İslam düşmanlığı, uluslararası sistem nezdinde para ediyor. İslam dünyasında İslam`a karşı düşmanlıkta bir teşvik, bir yarış ortamı oluşturuyor. Sadece sol isimler değil, Mısır`da General Sisi gibi kişiliksiz tipler uluslararası sisteme her ihtiyaç duyduklarında İslam veya İslamî kesimler aleyhinde bir eylem içinde bulunuyorlar. Uluslararası sistem adına “jandarmalık” rolünü üstleniyorlar. Öyle medenî bir ülkenin jandarması gibi de değil, geçmişin zalim bir ağasının gaddar tetikçilerini andıran bir tutumla jandarmalık yapmaya kalkışıyorlar. Uluslararası sistem, bu kişiliksiz tiplerin bütün tutumlarını asla insan hakları kriterlerine tabi tutmadan ödüllendiriyor. Şu anda uluslararası sistem, Rusya`yla kavgalı. Ama bu jandarmalık karşılığında Sisi`nin Rusya ile nükleer pazarlıktan bile söz etmesine izin veriyor. Jandarma Sisi, karantinadaki Putin üzerinden adamlık gösterisi yapma şansı arıyor. Uluslararası sistem de ona bu şansı veriyor.
Kürtler arasında etkin Marksist yapılanma, bunu keşfetmiş ya da dış görüşmelerde onlara bu yol öğretilmiş.
Din düşmanlığı onların yapısında var. Bu düşmanlık konusunda bir tür psikolojik problem içindedirler. Din düşmanlığı konusunda iş birliği yapacak, taşeronluğunu üstelenecek birini buldukları an onu atlatamıyorlar. Daha önce Türkiye`de dine en çok düşman ulusal solcu Aydınlıkçı yapılanma ile işbirliği yaptılar, onun taşeronluğunu üstlendiler. Onları Yalçın Küçük gibi tiplerle din düşmanlığı dışında bir araya getirebilecek hiçbir değer yoktu. Bugün bu alanda Yahudilerin ve Batılıların en fanatik tipleri ile işbirliğine gidiyorlar, onların taşeronluğunu üstleniyorlar.
Diğer yandan gizli bir el, Kürtler arasında uluslararası sistemle işbirliği yapabilmeyi “en büyük hedef” olarak gösterdi. Bir zamanların Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi`yi aratan kimi molla tipler de bu propagandaya alet edilerek “Dünyayı gâvur yönetiyor. Gâvurun dostu olmadan bir yere varamayız. Gavurların sevgisini bir kazansak her hakkımızı elde ederiz. Din konusunu da sonra düşünürüz” düşüncesi halka aşılandı. Halkın bir bölümü, İslamî değerler konusunda duyarsızlaştırıldı, din düşmanlığı için “uygun” ortam oluşturuldu.
Bütün bunlar yaşanırken Altan Tan gibi kendisini İslamî bir kimlikle tanıtan kişiler ne yapıyor?
Bu tür tipler bugüne kadar bulundukları konumu solun din düşmanlığını azaltmak için değil, İslamî kesimlere eleştiriler yöneltmek için kullandılar. Solun dindarlaşmasını sağlamadılar. Aksine on binlerce dindar ailenin çocuğunun solun etki alanına girmesi için zemin hazırladılar.
Altan Tan, durumunu nasıl düşünürse düşünsün, onun konumu binlerce dindar Kürt ailenin gençlerinin Marksizmin öğretildiği halk evlerine gitmesine yol açmaktan başka bir işe yaramadı. Dindar ailelerin gençlerine ulaşmak sol için önemli bir hedefti. Onlar kendilerine hangi rolü biçerse biçsin solun bu hedefi için bir Truva atı konumundalar. Makam karşılığında değerlerini satmış kişiler gibi görülmeleri de tabii bir neticedir.
Yeni seçim döneminde sol cephe içindeki Altan Tan`ların sayısı artacakmış. Bunun en çok, CHP içinde Mehmet Bekaroğlu gibi siyasi çizgisi belli kişilerin sayısının artması kadar değeri olabilir.
Sol cephe içinde bu tür tiplerin sayısının artması, solun din düşmanlığı eğilimini küçültmez. Aksine daha çok dindar aileninin gençlerinin solla buluşmasına, dolayısıyla uluslararası sistemin ve işbirlikçisi derin güçlerin Kürtlerin kendi değerlerinden koparılması projesine hizmet eder.