• DOLAR 34.701
  • EURO 36.73
  • ALTIN 2969.632
  • ...

Sosyalistler, Güney Yemen`i dünyanın en kalkınmış ülkesi mi yaptılar ki bizi dünyanın en kalkınmış toplumu yapsınlar…

Sosyalizm, modası geçmiş bir ideolojidir; sihri çözülmüş ve tarih çöplüğüne atılmış bir örgütlenme biçimidir.

Vaziyet buyken sosyalistleri Kürtlerin temsilcisi konumuna çıkarma operasyonu bütün hızıyla devam ediyor.  Aralarında tanınmış gazetecilerin bulunduğu bir kısım sosyal mühendis, uluslar arası güçler adına bu yönde sürekli yol almaya çalışıyor.

Öyle görünüyor ki son seçimlerdeki durum, onların elini güçlendirdi. Bundan sonra “Bakın, halk da bundan yana” diyecekler.

Kabul etmek gerekir ki Türklerden epey bir kesim İnönü`yü kahraman diye tanıdı. Mısır`ın Tahrir Meydanı bir zamanlar Cemal Abdünnasır`ı alkışlayan kitlelerin naralarıyla inliyordu. Habib Burgiba, Tunus`ta halkın bir kesiminin gözünde milli kahramandı. Ama bugün ne İnönü kaldı ne Abdünnasır ne de Burgiba… Geçen yüzyılın başından ortalarına, İslam dünyasında laik ulusalcı kesimler zulme karşı alternatif diye sunuldu. Zulmeden taraf, sadece laik ulusalcılara açılan kanalı açık bıraktı, baskıyı o yönde uyguladı, kitleleri o yöne itti. Böylece kendi tekmesinden kaçan laik ulusalcının yanına düştü.

 Diğer halklara devlet verilerek onların önüne laik ulusalcılık kondu, Kürtlere ise laik ulusalcılık devlet hakkı tanınmadan dayatıldı. Bu dayatma İslam dünyasında bir bir iflasla neticelenirken Kürtlerde adım adım yol aldırılma yoluna gidiliyor.

90`lı yıllardan bu yana bölgede “seçmen yapısını” etkileyebilecek şekilde “sosyal dokuyla oynanıyor.”  Sol örgüt, bu işi hem fikrî hem ahlakî yönden sürdürürken devlet kurumları, SODES projeleri üzerinden ahlakı aşındırarak buna katkıda bulunuyor. Buna rağmen, bugün bu Bölge`de sola yüzde elli –altmış oy verecek bir seçmen kitlesi yok.

Sol adına seçilenlerle seçmenlerin ezici çoğunluğu arasında büyük bir inanç, fikir ve duygu farkı vardır. Bu, Bölge`nin dışı için de geçerlidir. Mersin`de beş vakit namazını camide cemaatle kılan hacı amcaların inanç, fikir ve duygularıyla Ertuğrul Kürkçü`nün inanç, fikir ve duyguları arasında uçurum vardır.

Başta Ahmet Türk, Hasip Kaplan, Sırrı Sakık gibi isimler olmak üzere bazı isimlerin fikirleri ne olursa olsun aşiret bağları ve bu bağlar doğrultusunda Bölge`yle kurdukları iletişim Türkiye`deki vekil seçilme yollarından birine tekabül ediyor.

Ancak 1950 öncesinde Yakup Kadri`nin Mardin, Tahsin Banguoğlu`nun Bingöl vekilliği ne ifade ediyorsa bazı sosyalist adayların vekilliği de hem şekil hem öz bakımından aynı şeyi ifade ediyor. Yakup Kadri, ne kadar Mardin vekiliyse Ertuğrul Kürkçü de Mersin`deki hacı amcaların o kadar vekilidir.

Seçmen, hiç tanımadığı birini karşısında aday diye görmüş ve ona oy vermek durumunda kalmıştır. Bunun bir yolu elbette zorlamadır. Ev ev dolaşılarak ulaşılan seçmenler bir bir tehdit edilerek onların desteği istenmiştir.

Bu neticelerde bunun da payı vardır. Ancak daha büyük pay alternatifsizlikle ilgilidir. Kürt toplumu, hakkının gasp edildiğinden emindir. Mağdur olduğundan kuşkusu yoktur. Seçimli yönetimlerde her mağduriyet seçime katılanlar için bir sermayedir, kim bu sermayeyi değerlendirirse ondan yararlanır ve ona karşı cephe alan seçimlerde olumsuz etkilenir.

Alınan sonuçlarda televizyon yorumcularının ve parti temsilcilerinin Kürtler adına hak talebiyle bağımsız adaylara oy vermeyi özdeşleştirmeleri de sonuçları belirlemede dikkate değerdir. 

Hatta Hasan Celal Güzel gibi muhafazakâr diye bilinen isimler daha da ileri giderek Kürtlerin sayısını bağımsızlara oy verenlerin sayısıyla belirleme imasında bile bulunabildiler. Ki bağımsızların propagandası da bu yöndeydi: Bize verilen oylar Kürtlerin Türkiye`deki nüfusunu gösterir, diyorlardı.

İlgisi yok. Ne sosyalistler Kürtlerin temsilcisidir ne de onlara oy vermeyenlerin Kürtler adına hak talebinde bulunmama gibi bir durumu söz konusudur.

Sosyalistlerin oy oranı, geçici bir vakadır ve Müslüman Kürt halkının sosyalizme yönelik itirazını, nefretini ertelemiş değildir. Sonuçlar mağduriyet, dayatma ve alternatifsizliğin bir neticesidir.

Bu denklemin sadece alternatifsizlik kısmı bile bozulduğu an Doğu Perinçek, İzmir gibi bir ilden ne kadar oy aldıysa en tanınan sosyalistin bile Diyarbakır`da alabileceği azami oy ondan birkaç kat daha az olacaktır.