• DOLAR 34.426
  • EURO 36.418
  • ALTIN 2840.949
  • ...

“Şeytan, ben ondan üstünüm, beni ateşten yarattın, onu ise balçıktan yarattın!” (Sâd Sûresi 76) dedi.

Irkçılık, bir ateştir, nihayetinde onu elinde tutanı, ilk kıvılcımı yakanı yakar.

Irkçılığın, başı pek tatlı gelebilir. Geçmişe ait, baş döndürücü hayaller, efsaneler çok da zevk verebilir. Ya sonrası… İhtilaftır, çekişmedir, çatışmadır, kavgadır ve savaştır.

Batı, bunu denedi. Kendi kendini imha etti. Telafi edilemez bir felaket getirdi. İslam alemindeki her ırkçı eğilim, bir değil, bin musibet getirdi.

Nasihatten ders almayanların, musibetten ders almaları gerekmez mi?

Aklımızı başımıza toplayalım, “On yedi yaş!” denince “Çocuk ya çocuk!” diyenlerimiz… Vatanından savaş mağduru olarak kopup gelmiş… Muhacir, mağdur… Müslüman Ahmet…

Ama yaş ortalaması elliyi bulan bir topluluk; kadın, epey yaşlı, genç hepsi bir arada Ahmet’in üzerine resmen hücum ediyor, bir tür linç ediyor!

Irkçılık, geçmişi savunmak bile değildir. Seküler bir eğilim, sonra seküler bir kültür ve aynı zamanda seküler bir ahlaktır.

Merhametten yoksun bir eğilim, bir kültür ve bir ahlak…

Hadi diyelim, sekülerleşip İslam kardeşliğini unuttunuz. Ya insanlığınıza ne oldu?

Normal olarak,

-Genç olmak affedilmeyi gerektirir.

Affetmiyorlar.

Geçmişten bugüne, yabancıya, misafire saygılı ve nazik davranılır.

Hücum ediyorlar.

Grup hâlinde tek kişiye hücum etmek, bu ülkenin kültüründe ayıptır.

Utanmıyorlar.

Anne olanların gençleri, çocuğu değilse bile tehlike noktasından uzaklaştırması beklenir.

Annelik duygusu taşımıyorlar.

Yaşlıların kavgayı yatıştırması, yaşlarının bir gereğidir.

Yaşlılığın saygınlığından yoksunlar.

Muhacir Ahmet, İslam’ın ona verdiği hür olma onuruyla ve aynı zamanda yüksek bir edeple “Ben insanım!” diye sesleniyor.

Ahmet, bu seslenişi ile salt kendini tarif etmiyor. Tarif, aksini de beyan ediyor. Ahmet’in seslenişi, aynı zamanda o topluluğu da tarif ediyor ve edeple “Siz, insan değilsiniz!” manasını de yerden göğe kadar seslendiriyor.

Bir kez daha görüldü ki ırkçılık, insanı insan soyundan koparıp “Ben ateştenim” diyen şeytana varis yapar.

Bu hazin vaka, insanlık tarihine bir insan olma ve insan olmaktan çıkma tablosu olarak resmedilip insanlık müzesine asılmaya değerdir.  

Ve aynı zamanda seküler kişiliğin insanı nasıl da merhametten kopardığının tarihi bir tanığıdır.

Din, merhamettir, dinsizlik merhametten kopuş!

Ey ırkçılığa kapı açanlar, bu tabloya bakın da ibret alın!

Irkçılık, insanlığı yakan bir ateştir.

Irkçılık, salt muhacir Ahmet’in, insan Ahmet’in üzerine varmaz.

Bizi biz yapan ne varsa onun üzerine varır ve hepimizi ateş dalgaları arasında bırakır.

Vazgeçin artık!