Yılbaşı Kutlaması Ve Kimlik İbrazı
Bizim bayramlarımız, temiz bir giysi ile güne tekbir, namaz ve dua ile başlar, insanî ziyaretlerle devam eder.
Bayramlarımız, düşündürür, buluşturur, kaynaştırır.
Buna rağmen, günler öncesinden bayramlarımız aleyhinde programlar yapılır. Bayram ziyaretine gitmenin zorlukları, bilet fiyatları, yıl yıl kaza istatistikleri, tatlı yemenin, et tüketmenin mahsurları…
Zannedersiniz ki;
İnsanî damarlar kabarmış da hemcinsleri insanın maazallah bayram tebrik edip zarar görmemesi için olağanüstü bir özveri ile gayret gösteriyorlar.
Ya da zannedersiniz ki;
İdeolojilere bireysel olarak aldanmışlar da bireysel dürtüleri ile İslamî değerlere düşmanlık yapıyorlar.
Ne yazık ki öyle değil… İslam karşıtı uluslararası sistemin, bilerek veya bilmeyerek, birer propagandacısı oluvermişler. Vida nasıl şuursuzca vidalığını yapıyorsa onlar da öylesine bir şuursuzluk içinde işlevlerini yerine getirip insanın sadece faziletlerine hizmet eden ve her insanın sahip çıkacağı İslâmî değerlere öylesine bir sistem içinde düşmanlık yapıyorlar. Zavallılar, emperyalist propagandanın basit birer parçasıdırlar.
Noel ya da Yılbaşı Bayramı… Hıristiyanlık, modern Batı kültürünün elbette en önemli paydaşları arasındadır. Hatta modern Batı’daki neredeyse her kültürel unsur ya Hıristiyan kökenlidir ya da Hıristiyanlığa karşı bir tepki olarak modern yaşamın içinde yer almıştır. Ama modern Batı’ya ait bir unsurun Hıristiyan kökenli olması, onu Hıristiyanlığa ait kılmaz.
Noel ya da Yılbaşı Bayramı da Hıristiyanlık kökenlidir ama nihayetinde Noel motifi ile bile sekülerleştirilmiştir ve bugün seküler bir bayramdır!
Kula kulluğu insanlık tarihinin en bariz şekline büründüren modern sekülerizm için, dünya hayatı sadece müsrif tüketimli oyun ve eğlenceden ibarettir.
Yılbaşı Bayramı da bu müsrif tüketimli oyun ve eğlence akidesine uygun kutlanır. İnsanın bir sonraki yıl, akli melekesini kullanmadan muti bir yiyici nesne olarak yaşaması için o gece onu muhasebeye götürecek bütün yollar kapanır.
İslamî bayramların aksine, insan düşünmesin diye gece boyunca sarhoş edilir, eğlendirilir; o gece sınırsız bir tüketime müptela kılınır, borç altına sokulur. Sonra yeni tüketimlere alıştırılır ve yıl boyunca hem çalıştırılır hem kanı parazitlerce emilircesine kazancı sömürülür. Bu hâliyle yılbaşı eğlenceleri, bir tüketim şenliği ve yeni tüketimlere alıştırma şenliği gibidir.
Yılbaşı Bayramı, ne çok hane dağılır ne çok can katlolur ne çok mal ziyan görür! Ama İslâmî bayram tebriklerine karşı sözde insanî vazifesini yapan tv kuruluşları, medya kesimleri, yılbaşında yaşanan felaketlerden söz etmeyi bile gayri insani ve özgürlüklere müdahale sayar. İnsanın tükenişine karşı durmayı, gayri insani bir duruş hatta insan karşıtı bir duruş olarak sergiler.
Bu çarpıklığı bütün barizliğine rağmen çağın rüzgârı karşısında tutunamamış, çağın sundukları ile sarhoş olup aklını yitirmiş insana anlatmak öylesine zor ki…
Bayram tebrikleri/kutlamaları hakikaten birer kimlik ibrazıdır. Kişinin nerede durduğunu, kendisini ne kadar ayakta tuttuğunu ve yarınlara nasıl baktığını bütün yönleriyle gözler önüne serer.
Ama sadece kişiler için değil, toplumlar için de… Yılbaşı kutlamalarını sonuna kadar teşvik edenler, bunun farkındalar ve bunun için bütün çarpıklığına rağmen bu kutlamaları var etmeye ve yaymaya devam ediyorlar.