• DOLAR 34.553
  • EURO 36.029
  • ALTIN 3010.796
  • ...

Azerbaycan da Kıbrıs da İslam’ın ilk yüzyılında fethedildi. Azerbaycan’ın bugün savaşa konu olan Karabağ bölgesinde Ermeniler; Kıbrıs’ta Rumlar yerleşikti.

Müslümanlar her iki toplum konusunda da müsamahakâr davrandılar. Onların biraz da ekonomiye katkılarını öne çıkararak üzerlerine varmadılar. İslam’ı seçmeleri için yoğun bir gayret göstermediler.

Her iki toplum da Müslümanlarla iç içe yaşadı. Ama İslamlaşmayı en ağır ve en geç yaşadı ya da hiç yaşamadı.

Anadolu’daki Ermeni ve Rumlar, İslam’a intisap etti. Kafkasya Ermenileri, Kıbrıs ve bugün Yunanistan adını alan bölgenin Rumları ise genellikle İslam’ın dışında kaldılar.

Müslümanlar, bu coğrafyalarda halkı İslam’a ısrarla davet etmek yerine oraya farklı neden ve vazifelerle Müslüman nüfus aktardılar.  

Tarihsel süreç, bize şunu öğretti: İslamlaşan coğrafyalar, İslam dünyası için kalıcı birer yurt oldu. İslamlaşmayan noktalar ise ya elden çıktı ya hep sorunlu kaldı.

Taşıma su ile değirmen dönmedi. Oralara yerleşen Müslüman nüfus ya zamanla yerini terk etti ya da aşınmalar yaşadı. Dönüştüremediği toplumlara yer yer adapte oldu, kendi gerçeğinden uzaklaştı, ayakta durmakta güçlük çekti.

Bir zamanlar Karabağ’a hem Mardin, Cizre çevresinden hem Erbil yöresinden nüfus aktarıldı. Ama o nüfus yıllar yılı direndikten sonra zamanla geri çekildi, İslam aleminin farklı noktalarına geri döndü. Kalıntıları da Stalin tarafından Orta Asya’ya sürüldü ve bölgede Ermeni nüfus çoğunluğu oluştu. Sovyetler tarihten çekilince Azerbaycan nüfus ağırlığı Ermenilerde kalan bölgeyi koruyamadı. Bugün de yeniden ele geçirme konusunda sorun yaşıyor.

Günümüzde Yunanistan’ın üzerinde kurulu olduğu Mora Yarımadası ve Ege adalarının da öyküsü bundan farklı değil. Oralardaki Müslüman nüfusun hepsi “Mübadele” ile Anadolu’ya dönmedi. Daha savaş yıllarında tutunamayıp geri çekildi.

Kıbrıs’taki durum ise ortada… Kıbrıs’ta uygulanan modernleşme çalışmaları ile Kıbrıs Türkünün milliyetçileşerek Türkiye’nin yanında kalacağı düşünüldü. Oysa bugün Türkiye’nin su gibi büyük bir hizmetine rağmen, Kıbrıs Türklerinin en modern kesimi, Kıbrıs’ın kurtuluş savaşında da yer aldığı hâlde farklı tercihlere yöneliyor. Onların zikzakları yüzünden Türkiye, Kıbrıs’ı elinde bulundurmakta güçlük çekiyor.

Görüldüğü üzere, İslamlaşmayan yerler yurt olmaktan çıkmış, İslamlaşmakta sorun yaşayan yerler, yurt olarak kalma konusunda sorun yaşıyor.

Bu durumda şu basit mantıksal çıkarımda bulunmamız “vacip” değil midir?

Dün İslamlaşmayan yerler kaybedilmişse ya da yurt olmakta sorunlu kalmışsa bugün İslam’dan uzaklaşacak yerler de yarın kaybedilecektir ya da yurt kalmakta sorunlu yerler olacaktır.

O hâlde ekranların başında İslam düşmanlığı yapanlar… Şuurlu Müslümanları hedef alarak dolaylı yoldan İslam’ın aleyhinde aralıksız kürek sallayanlar… Üstelik, bunu devlet ve millet adına yaptığını iddia edenler, gerçekte ne için ve kimin için çalışıyorlar? Neyin dostu? Neyin hainidirler? Uzağı azıcık görenler, meseleyi anlıyorlardır.

Günceli uzakla aralarına perde edinenlerin ise vay hâllerine!