• DOLAR 34.6
  • EURO 36.319
  • ALTIN 2922.813
  • ...

Aile içi şiddet, gündemimizden hiç düşmüyor. Ancak bu soruna bir türlü çözüm de getirilemiyor. Zira modernist seküler yaklaşım, sorunun ardındaki etkenlerin doğru tartışılmasına izin vermiyor.

Sorun, modernist seküler yaklaşımı güçlendirecek şekilde ele alınıyor.  Sorun, modernist seküler yaklaşımı zayıflatacak her tür argümandan özenli bir şekilde uzak işleniyor.

Modernist seküler yaklaşım, dine, geleneğe, dolayısıyla aile içi düzene ve bizzat aileye karşı olunca sorunun arkasındaki etkenler de hep bu karşıtlıkta aranıyor. Buradan modernist seküler yaklaşımın isabetli olduğuna dair argüman devşiriliyor.

Açıkçası modernist seküler yaklaşım, çöküşü yaşarken aile içi şiddeti, kadim argümanlarına dayandırarak kendisi için bir can simidi olarak kullanıyor ve bu konuda hep olduğu gibi alabildiğine acımasız davranıyor.

Modernist seküler yaklaşım, kadın ve çocukların derdinde değil; bizzat kendi varlık derdinde… Kendisini çöküşten kurtarmak için kadın ve çocukları acımasızca araçsallaştırıyor, onların acılarının ardındaki etkenleri saklayarak, o acılara uydurma etkenler bularak kadın ve çocuklara zulmü süreklileştiriyor. Sonra bizzat bu sürekliliğe tutunarak, onun omuzlarına ağırlığını vererek varlık yolculuğunu sürdürüyor.

Aile içi şiddetin bu şekilde dayanak yapılıp süreklileştirilmesi, modernist seküler yaklaşımın bugüne kadar yol açtığı savaşlardaki vahşet kadar acımasız bir vahşettir. Modernsit seküler yaklaşım, kadın çığlıkları ve çocuk bağrışları arasında bu vahşetini saklamaya çalışıyor.

Ailede iç şiddet, bir dünya gerçeğidir; üzerinde ciddiyetle durulması ve durdurulması gereken bir insanlık sorunudur.

Bu şiddetin pek çok nedeni vardır. Ancak eldeki verilere bakılırsa yıllara göre değişmekle birlikte aile içi şiddete alkolün etkisi yüzde yetmişlere kadar varabilmektedir.

Oysa modernist seküler yaklaşım, özellikle İslam dünyasında tamamen kendisine ait olan bu alkol etkeni ve benzerlerini görmezlikten geldiği gibi suçun tamamını dine, geleneğe; din ve geleneğin koruması altında olan aile yapısına yüklüyor.

Aile iç şiddet dendikçe modernist seküler yaşam kaynaklı içki, fuhuş, aldatma gibi unsurlar akla gelmesi gerekirken modernist seküler güçler; inatla dini, geleneği suçluyorlar ve bu iki kuruma ait son kale olan aileyi topa tutuyorlar.  

Ne yazık ki biz de bu resmi olması gerektiği kadar tasvir edemiyor ve topuma anlatamıyoruz. İthamlar o kadar sık ve o kadar acımasızdır ki yaşadığımız şaşkınlık, konuyu sağlıklı bir biçimde ele almamızı engelliyor. Peş peşe gelen darbelerin etkisi altında sersemliyor ve bu acımasız saldırı karşısında çaresizmişçesine durup kalıyoruz.

Şimdi sormak gerekiyor: Neden, aile içi şiddet denince alkol hiç gündeme gelmiyor, bu konuda bir tane olsun bir TV programı yapılmıyor? Modernist seküler dayatmaya ait bu etken ve fuhuş, aldatma gibi etkenlerin arkasındaki gerçeklik niçin gözler önüne serilmiyor?

Yoksa alkol mukaddes mi? Ne yazık modernist seküler yaklaşım, din karşıtı oluştuğu hâlde kendisi de zamanla bir dine benzemiş, kendisi için mukaddesatlar oluşturmuştur ki İslam dünyasının laik ülkeleri bağlamında bu mukaddesatların başında alkol geliyor.

Yine yıllara göre değişmekle birlikte trafik kazalarında ölümle sonuçlanmada alkolün etkisi yüzde yirmilere varabiliyor. Toplam adli vaklarda ise alkolün payı, yüzde kırk oranına yaklaşıyor.

Ancak alkolle ilgili tedbirler almak bir yana, suça iten bir etken olarak alkol konusunun tartışılmasına, bu konuda sağlıklı tespitlerin dahi yapılmasına izin verilmiyor.

Türkiye’de alkol, takdis edilme yönüyle adeta Hint ineğine benzedi…

Ancak ona da takılıp kalmak yerine sosyal sorunların etkenlerinin tespitinde artık modernist seküler yaklaşımdan kurtulmak gerektiğini açıklıkla ortaya koymak ve bu konunun topluma anlatılmasında ısrarcı olmak zorundayız.

Konuya bu şekilde daha tepeden yaklaşmazsak sorunlarımızı çözmemiz de mümkün görünmüyor.