• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

1995`te Burdur`da öğretmenliğe başladığım yıl Milli Eğitim Bakanlığı, stajyer öğretmenlere yönelik sıkı bir iç hizmet eğitimi getirmiş, Burdur`u da pilot bölge olarak seçmişti.

O iç hizmet eğitiminin öğretim görevlilerinden, aynı zamanda Ortadoğu Amme İdaresi`nde master yapan müfettiş hocamız, uygulamayı görmek üzere okuluma gelmiş ve bana öğretmenliğin altın harflerinden birini söylemişti.

Müfettiş hocamız, öğrencilerime verdiğim notları henüz görmeden “Hocam, sınıfın yüzde ellisinden daha çoğu zayıf almışsa başarısız olan öğretmendir” demişti.

ÖSYM, her sınav sonrasında olduğu gibi bu yıl da ders net ortalamalarını açıkladı.

Matematiğin 40 sorusundan ortalama 6 net; Türkçe`de de 17 net çıkmamış…

Ne matematik için, ne Türkçe için normal…

Öğrenciler çalışmıyor, teknoloji dikkat dağıtıyor, hepsi bahane…

Öğretmen ve idarecisiyle eğitim doğru yapılırsa öğrencinin niteliği ne olursa olsun, bu yüzdelikler söz konusu olmaz.

Bu işte esastan bir eğrilik var.

Yeni Milli Eğitim Bakanı`nın da sorunu çözmesi bu koşullarda imkânsız…

Eğitim sistemi ile ilgili tepeden tırnağa kabullenmediğimiz bir sürü gerçekten söz edilebilir ama esastan tek gerçek vardır:

Eğitim sisteminin hiçbir aşaması bizim koşullarımızda, bizim için oluşturulmuş değildir. Derslerin dizaynından rehberlik hizmetine, bütün müştemilatıyla başka bir sosyoloji için oluşturulmuştur.

Önce bizim o sosyolojiye birebir kendimizi uyduracağımız düşünülmüştür. Sonra o sosyoloji için üretilmiş eğitimin bizi eğiteceği varsayılmıştır. Ama ne garip ki aslında bizi o sosyolojiye uyduracak olan da yine o eğitim sistemidir. Eğitim sistemi, sırtına yüklenen bu ağır yükü kaldırmıyor, altında eziliyor ve çöküyor. Her iş başına gelen de oluşan enkazı kaldırmak için tekrar o yabancı sosyolojiye gidiyor ve oradan çözümler getiriyor.

Üstelik bütün bunlar, “Milli Eğitim” iddiasıyla yapılıyor.

Bu yaman tutarsızlıkta öğrencilerin bu kadar bile başarılı olduğuna şaşmak gerek.

Durumun düzelmesi için projeler nerede?

Hani Eğitim Fakülteleri için gerçekten milli bir program? Öğrencinin motivasyonu için hani bize ait bir rehberlik hizmeti? Açık açık konuşmak gerekir. Protestanların ABD`deki kilise vaazlarından bizde öğrenci motivasyonu malzemesi oluşturulmuştur. Bunun için de motivasyon hizmetleri iş görmüyor.

Ya başarılı öğrenciler?

Onları eğitim sisteminin başarısı olarak görmek sahtekârlık olur.

Başarılı öğrenciler, düşünce dünyası ne olursa olsun, fedakâr öğretmenlerin ve ailelerin ya her birinin ya da birlikteliklerinin birer eseridir.

Bunu ana sınıfından üniversiteye kadar eğitimin her kademesinde izlemek mümkün…

Bu nasıl bir sistem ki öğretmenin zayıf kaldığı yerde iflas ediyor, ailenin bütün gücüyle çocuğun üzerine üşüşmediği anda çocuğu tüketiyor?

Bu nasıl bir sistem ki çocuğun ruhunda çalışkanlık yoksa çocukta çalışkanlık inşa etmiyor?

Sistem, bir tür fabrikasyon değil midir? Başka bir ifadeyle insan unsuruna en az zahmeti vererek ürün çıkarma mekanizması değil midir? Bir sistem insanı her tür zorlukla karşı karşıya getirmesine rağmen sonuç vermiyorsa o sistem yanlış sistemdir. Bunu kabullenmedikten sonra “Ne olacak bu eğitimin hâli?” diyenler sadece yakınmış olurlar.