• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Çarşamba günü Kıbrıs ile Türkiye arasındaki Akdeniz sularında bir gemi battı. “Mülteci gemisi” denen gemilerden… Yaklaşık 20 kişinin hayatını kaybettiği kesinleşti. Yaklaşık 25 kişi de kayıp…

Yaklaşık, diyorum. Çünkü bu acı olaylar öylesine tezce unutuluyor ki bir sonraki gün basın konuyu takip bile etmiyor. Her şey yaşandığı günde kalıyor, sonraki gün ne yaşandı, kayda değer bile görülmüyor.

Bu gemi, Akdeniz`de batan ilk “mülteci gemisi” değildir.

Yıllardır Akdeniz`de gemiler batıyor ve insanlar ölüyor. Bir ara, Suriyeli Aylan bebek üzerinden dünyanın dikkati buraya yöneldi, sonra yeniden unutulma evresine girildi. Aylan, bir resim olarak zihinlerde var ama bir mülteci olarak yok… Mülteci sorununu hissetmek istemiyoruz, unutturmak istiyoruz.

Neden unutturmaya çalışıyoruz? Belki sorumluluğun taşıyamayacağımız boyutlara varmasındandır hep birlikte yaptığımız…

Çünkü istenmeyen bir kokudan kurtulmak istercesine mültecilerle ilgili konuları yok sayıyoruz, saklıyoruz.

“Mülteci gemisi” adında bile bir saklama var, bir kaçış var.

Akdeniz`de batan “mülteci gemisi” değil, İslam`ın gemisidir, ölenler salt mülteci değil, Müslüman mültecilerdir.

İslam âlemi ve Akdeniz arasındaki böyle bir ilişki en son yüzlerce yıl önce Endülüs`te yaşanmıştı, Endülüs Müslümanları gemilerle kaçmaya çalışmışlardı, kaçarken korsanların eline düşmüş ve denizlere dökülmüşlerdi.

Bizi Endülüs`te ihtilaf bitirdi. Suriye`de de bu hâle getiren ihtilaf değil midir?

“Suriye`yi kurtaracağız” ile “Suriye`yi kaptırmayacağız” diyenlerimiz arasındaki bu savaşta Suriye, kurtarılmadı. Suriyeli, birkaç gün önce olduğu gibi İsrail`den sığınma bekleyecek hâle düştü. Suriyelinin bir yanı Akdeniz`e, diğer yanı İsrail istilasındaki Golan`a dayandı.

Herkes, gözlerini kapatıp muhasebesini yapmak zorunda…  

Birbirimizle efendi olarak geçinmezsek başkalarının kapısına mülteci olarak dayanırız ve belki mülteci olmaya bile gücümüz yetmez, bir gemiden denize atılır, dünyaya veda ederiz.

Birlikte yaşamak, Akdeniz`de boğulmaktan, Almanyalarda çöplüklerden beslenmekten daha mı zor?

Hani olanı kabul edelim, diyen yok, diyenler zalimin dostudur. Ama bir arada yaşamak için de daha çok gayret göstermeliyiz.  
Zira hiçbir şey bizim birlikte yaşamayı beceremememizden daha kötü değildir.

Suriye`den şu topluluk göç etse de kendimize yakın olanları yerleştirerek burada yeni bir demografi oluştursa diye hayal kuranlar…

Suriye`deki şu topluluğun tümünü imha etsek de Suriye`de onlardan eser kalmasa… Diyenler…

Her iki taraf da niyetiniz ne olursa olsun aslında aynı şeyi yapıyorsunuz. Batı`nın hakkında kadim emeller taşıdığı Akdeniz çevresinde İslam gemisini batırıyorsunuz.

Bu yoldan dönün artık…  Kendinize ve İslam`a verdiğiniz zarar için “Yeter” artık.

Bu acılara daha fazla acı eklemeyin…  

Suriye, sizin olursa hepinize yeter…

Suriye, istilacıların olursa hiçbirinize yetmez… Hiçbiriniz orada kalamaz…

“Akdeniz, Roma mirasıdır” diyenler, gemilerinizin Akdeniz`de yüzmesine müsaade etmez.