• DOLAR 34.312
  • EURO 37.22
  • ALTIN 3018.549
  • ...

İsim tamlaması olan “BEKİYETULLAH”(Hud/86) Hz. Şuayb’ın kavmini uyarmak için Kur’an’ın zikredilen, toplumsal denge sağlayan bir kavramdır.

Bir toplumun, put ve heykellere tazim edip tapmasıyla içtimai, siyasi, iktisadi ve ahlaki krizler o toplumda yaygınlaşır. Böyle bir toplumda insani değerler sistemi, mali değerler sistemiyle yer değiştirir. Toplumsal ahlakın çökmesini önleyen eşsiz inanç Tevhid dinidir.

Çünkü Tevhid inancında eşya, insan içindir ve insan eşyaya tahakküm eder. Put ve heykellere tazim edilen toplumda insan, eşya içindir. Ve mal, değerler sisteminin merkezini oluşturup insana tahakküm eder. Bu duruma düşenlerin hayatının merkezinde, insani değerlerin yerini mali değerler alır. Böyle bir tasavvur eşya ile barışık, insan ile kavgalı olur. Eşyaya karşı insan tahmil durumuna düşer. Bu tip insan, insana üstün ve galip gelmeyi kendine bir kazanım olarak görür. Eşyayı toplamada her türlü yumuşaklığı gösterirken, insanlara karşı acımasızlığı kendinde bir hak görerek, bundan mutluluk duyar.

Bu manada attığı her bir adımı başarıya götüren bir beceri olarak görür. Bu hale düşen bireyin tevbe etmesi mümkündür. Eğer bu toplumsal bir hal alırsa, o toplumun toptan tevbe etmesi pek mümkün değildir. Bunun için Kur’an cem’i sigasıyla şirki tenkit ediyor. 

Bir insanın, düşünemeyen, kıpırdayamayan ve insanın kendi eliyle şekil verdiği cansız bir varlığa tazim etmesinden daha büyük bir basiretsizlik ve körlük olamaz. Kur’an bu konuyu; “Allah mı hayırlı yoksa taptığınız şeyler mi?” (Neml/59) mukayese yapar. Bu ayetin başında put ve heykele tapmayıp, hak ile batılı birbirinden ayırt edebilen seçkin kullardan bahsettiği “tariz” sanatı da apayrı bir güzellik katmıştır.

Bu manada; Neml/ 59, 60, 61 ve 62. ayetlerin manasına bakılması iyi olur.

Tevhidi tasavvurun putlar üzerindeki mücadelesini doğru anlamalıyız. Kur’an’ın bu manada puta karşı verdiği mücadele cansız taşlara açılan kuru kuruya anlamsız basit bir eylem değildir. Bu mücadele, taştan çok, onun karşısında veya etrafında gömülen insani değerleri yeniden ihya ve inşa etme mücadelesidir.

İşte, Hz. Şuayb (aleyhisselam)’ın kavmi de put ve heykellere tazimle başladıktan sonra sosyal olarak siyaseten, ahlaken ve ticareten çöktüler. Kavmi Hz. Şuayb’a; “Bizim sistemimize karşı çıkmayı namazın mı istiyor?” demelerinden de O’nun siyasal sistemlerini yerdiğini anlayabiliriz. Çünkü namazda Yüce Allah’ın huzurunda eğilen bir başın başka mahlukların, beşeri sistemlerin önünde eğilmeyeceğini onlar fark ettikleri için bunu söylemişlerdir.

“...İnsanların mallarının değerini düşürmeyin... bekiyetullah sizin için yeterlidir…”(Hud/85,86)

Put ve heykeller üzerine kurulan bir sistemde, hayatta iki değer kaybolur. İnsani ve mali değer. İnsanın cansız eşyayı kendinden üstün görme körlüğünün getirdiği tezellül tüm kötülükleri doğurur. Ayette Allah’a atfedilen bakiyat maldan çok, mal için konulan ilahi sistemdir.