İktisadi açıdan Habil ve Kabil’in mücadelesi
İktisad; herhangi bir şeyde adil davranmak, orta bir yol takip etmek manasına gelir. Fıkhımızda iktisad, daha çok mal konusunda gelir-gider dengesinin sağlanması manasında mali bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugünkü makalemizde Habil ile Kabil hadisesinin iktisadi boyutunu anlamaya çalışacağız.
Kur’an’da isimleri verilmeden “Âdem’in iki oğlunun hikâyesi” diye verilir. (Maide, 27) Buradaki olayın bir kaç boyutu vardır:
- a) İnsanoğlunun ilk sınavının mali boyut ile olması.
- b) Bir Peygamberin ailesinde böyle bir cinayetin olması.
- c) Katil olan kardeşe karşı diğer kardeşin el kaldırmaması.
- d) Bu cinayetin insan kanını akıtmada ilk olması.
Âdemoğlunun hayatın seyri içinde ilk sınavının iktisadi duruş ile olması önem arz eder. Yüce Allah, kulun ilk sınavını bu şekilde takdir etmesini anlamaya çalışalım: Tefsirde evleviyet, ehemmiyet manasına gelir. Başka bir konuda da bu imtihan gerçekleşebilirdi. İnsanoğlunun mali imkânların önemine işaret olarak bakmamız istenmiş olabilir. Dünya malı için yapılan kavga, kişinin elindeki mal ona yetmediğinden dolayı yapılmamıştır. Bilakis, kişinin mala karşı hırsı, kendi kardeşinin kanını dökmeyi normal görecek kadar körelmesinden kaynaklanıyordur.
O gün, iki kişiye yetmeyecekmiş gibi üzerinde anlaşılmayan dünya, bugün sekiz milyar insanı barındırmaktadır. Mali kavgalar, dün olduğu gibi bugün de malın azlığından dolayı yapılmıyor. İnsanın mala olan doyumsuzluğundan dolayı yapılıyor. Zaten Kur’an-ı Kerim’in meselenin üzerinde önemle durmasının sebebi işin bize bakan boyutu olsa gerek. Yoksa iki insanın birbirini öldürmesi, salt manada bir ölüm olayı olarak aktarılmıyor. Kişinin mala olan hırsını Kur’an, muhtelif yerlerde ve muhtelif usullerle zikretmektedir. Açlık korkusuyla evlatlarını öldürenleri uyarmıştır. İsra suresi 31. ayeti kerimede Allah’ın hırsına yenilmiş olanın gözünü doyurması için “onların da rızkını sizin de rızkınızı biz vereceğiz” denilmesi ve rızıklarından korktukları çocukları önce doyuracağını söylemesi manidardır.
Bu olay daha sonradan meydana gelecek bazı katliamların önünde belki hafif kalacak. Ama bu olayın ilk insan ve ilk kardeş kanını dökme hadisesi olmasıyla bambaşka bir boyut kazandırmıştır. Sıradan herhangi bir kötülüğü işlemekle, kötülüğe çığır açmada öncülük etme, çok farklı şeylerdir.
Bu cinayetin büyüklüğünden biri de bir peygamber ocağında ilk kanın dökülmüş olmasıdır. Ayeti kerime “Âdem’in iki çocuğunun hikâyesi”nde iki sahneye dikkatimizi çekmek istemesi de önem arz eder. Kardeşini vurmaya çalıştığında kardeşinin ona el kaldırmaması, büyük ders ve ibretler barındırmaktadır.
Kısaca bu olayın meydana gelme biçimi, bildiğimiz sıradan bir öldürme olayıdır. Ama Kur’an bunu ehemmiyetle zikrediyordur. Olayın iktisadi boyutuyla ele aldığımız bölümü, zihin dünyamızda Kur’an’ın epistemolojisiyle nazar ederek ders almamız gerekir. Dünya ve içindeki zenginlikler, barındırdığı tüm canlı varlıkların rızkını içinde bulundurur. Açlık ve sefalet nimetin eksikliğinden değil, insanın içinde taşıdığı mal hırsındandır. Mal ile sınanmak çok önem arz eder. Beşerin ilk sınavında kazananın da kaybedenin de mal ile olan iktisadi sınavı olmuştur. Bu bağlamda Âdem’in iki oğlunun hikâyesi, bizim için çok büyük önem arz etmektedir.