• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Dünyaya hükmeden ekonomik güç ve mali baskını anlamaya çalışalım. Benimle beraber okuyucum, dünya iktisadının kıskacında olan yoksul bırakılmış ülkelerin sırtından Batı ve Doğu küresel güçlerin borca para al(dır)ma ve faizli ekonomisinin işleyişini görmeye çalışalım. Bu konuda yeni bir dünya düzeni kuruluyor.

Ve yeni dünya düzeninde hedef ekonomik kazanç mı yoksa ideolojik baskı mı?

Komünizmin çökmesi sonucu dünyaya yeni düzen fikri doğdu. Kimsenin bu kadar erken çökeceğini beklemediği komünizmin bu hali üzerine dünya yeni bir arayışa girdi. Kapitalizmin çarpıklık ve acımasızlığına reaksiyonel bir girişim olarak çıkan komünizmin en az kapitalizm kadar zararlı ve insan fıtratına aykırı olduğunu sadece Müslümanlar söylüyordu. Bilinçli İslam kesimi dışında kimsenin aklına da hesabına da gelmiyordu. Onu sığınılacak liman görenler ve kapitalizmin zulmünden kurtulmak isteyenler. 

İslam alimleri bu üç iktisadi yapı içinde Komünizm ve Kapitalizmin, İslam iktisadı önünde eninde sonunda nasıl diz çökeceklerini, eksiklik ve aksaklıklarının nereden kaynaklandığını net bir şekilde ortaya koymuşlardır.

Burada ikinci bir yanılgı yaşanmaması için yine uyarıyoruz! Komünizmin çökmesiyle “Kapitalizm sisteminin sağlıklı olduğu” manasını çıkarmak büyük bir basiretsizliktir. Her iki sistem nakıstır. Çünkü, bu her iki sistem aynı tanrıya tapmakta ve o da materyalizmdir. Bu ortak tanrıya kapitalist veya komünistçe bakış farkı vardır. Bunlardan biri, maddeyi kutsal kabul ederek her isteyenin ulaşamayacağı kadar toplum ve toplumun emeği üstünde bir yer verir. Ona ancak toplum namına devlet gibi mukaddes otorite dokunabilir der. Diğeri de mukaddes bildiği maddeye hayatın en kıymetli tanrısı olarak bakar ve hayatı ona göre şekil alır.

Yani o kimde ise ve kim onu elde etmişse, toplumun en iyisi ve en kıymetlisi olur. Dün malı olan toplumda söz sahibiyken, kaybettiğinde hiç durumuna düşer. Birincisinde de ikincisinde de tek tanrı maddedir. İki düşünce, bir tanrı…

Çünkü bu her ikisi de ontolojik ve epistemolojik yönleriyle insan fıtratına aykırı Materyalist/ maddeci ideolojilerdir. Her iki iktisadi tasavvurun şöyle yanlışları vardır; fert ve toplumu uzlaşmaz kabul etmeleridir. Birisi ferdi topluma ezdirirken, diğeri de toplumun sınıfları arasında sürekli çatışma ve uzlaşması mümkün olmayan bir uçurumu oluşturur. Bu uzlaşmazlık her iki iktisadi yapının ontolojisinde vardır. İnsanı yanıltan bir boyutu da vardır. Her iki yapının tüm maddelerinin yanlış olmaması insanı yanıltabilir. Bir yapının kötü olması için, tüm maddelerinin kötü olması şart değildir. Tıpkı iyi olan bir yapının tüm maddeleri insanın hoşuna gitmesinin şart olmadığı gibi. Hüküm ekseriyet üzerinedir.

Komünizm, toplumun faydasına ferdi ezdirir. Oysaki toplum fertlerden oluşur, fert ezilmişse sonuçta ezilen bir toplum oluşur.

Kapitalizm de ferdiyetçiliği öncelediği için, ferdi toplumun beklentilerinden soyutlayan bir koruma mekanizmasını oluşturur. Bu da bir ferdin en kötü hasleti olan, bencillik, sınıflaşma, ırkçılık gibi kısaca “ben ve öteki” gibi, insanlığı insanlığa düşman eden bir maddi paradigma pazarını oluşturur. Kapitalizm bir vampir gibidir. Maddi güçle, eline geçirdiği her yoksulun kanını emerek büyümeyi bir kazanım ve doğal bir hak olarak bilir. Bu sistemin bidayetinde ya da devamlılığı için kanunlar ihdas edilerek kanun garantisine alır. Kapitalizmin en büyük hedefi bu duygu ve düşüncede mali birikimi gösterir.

Kapitalizmin en büyük hedefi, sürekli olarak büyümektir. Yerli olan pazarlar tamamen gasp edilip bitirilince, denizaşırı pazarlarda ve dolayısıyla üçüncü dünya ülkelerinde yenilerini arayıp bulmaya çalışır. Sonu olan bir gezegende sonu olmayan bir açgözlülüğü aşılayan ölümcül bir aşı gibidir. Öyle ki, ihtiyaçları sınırsız bir hale getirmek için yeni yeni modalar adı altında eşya icadıyla toplumun tüm emeklerini emmeye çalışırlar.

İslam iktisadına göre, insan madde için çalışan bir varlık değildir. Madde, hayatın huzuru ve yaşamın mutluluğu için bir araçtan başka bir şey değildir. Sonraki yazıda devam edeceğiz.