• DOLAR 34.53
  • EURO 36.442
  • ALTIN 2880.452
  • ...

Akıl sahibi her insan ve bilhassa Müslümanlar aklen çok acı çektiler. Aklın çektiği acı, sahibini sahada hummalı bir çalışmaya sevk etmiştir. Bu da insanın fıtratında var olan bir hassesi ve insanın en iyi tarafıdır. Fıtratımızda bu olmasa veya bu manada fıtratı tahrip olmuşsa insanın, asrın bu felaketine karşı acı hissetmez olur. Bu tip bir akıl akıl olmaktan çıkıp, bir kısım kirli hissiyata yenik düşmüş, çok dar ve kindar bir iskeleye dönüşmüş yanlış beşeri bir tasavvurdur.

Şu ana kadar, depremin oluşturduğu tahribatı gören her akıl sahibi acı çekmiştir. Ancak bu saatten sonra, yardımların sistematik, ihtiyaçlar çerçevesinde ve belli bir ölçü dahilinde olması gerekir. Bundan sonra toplumsal ruhumuzun ızdırap çekebileceği noktaların oluşmamasına destek olmanın yardım kadar önemli olduğuna dikkat etmeliyiz. Bunun için de çok koordineli, bilinçli ve belli bir ölçü içinde yardımlarımızın yapılması gerekir. En çok dikkat edeceğimiz bazı hususları paylaşmak istiyorum.

Birincisi; yardım kuruluşları ve tüm İslami camialar yardımda takdire şayan bir performans gösterdiler. Bunu, laik sol seküler kesimin sabote edecek bir çalışmaya şimdiden girmiş olduklarının bilinmesinde fayda görüyorum. Bunu yaparken göz açık bir canavarın önce güç yettirdiğinden yemeye başlaması gibi, İslami camiaların vakıf, dernek ve tarikatlarına saldırarak başlamalarının her zamanki taktikleri olduğunu bilelim. Bunu siyaset, medya ve diğer kendileri gibi düşünen kuruluşları üzerinden yapacaklarını ön görmek için keramet sahibi olmaya gerek yoktur.

Dış mihrakların, İslam ülkelerinin güzel ve ciddi bir dayanışma ve yardımlaşması karşısındaki sessizliği çok manidardır. En büyük yardımların Erbil, Afganistan, Pakistan, Katar ve Kuveyt gibi diğer birçok İslam ülkelerinin halkından ve şahıslardan gelmesi onları felç etti. Bu Müslüman toplulukları birbirine düşürmek için iki yüz yıla yakındır yıktığımızı zannettik meğer yanılmışız diyorlardır. NATO’nun yardım gemisi yerine uçak gemisi göndermesinin bundan başka bir tanımı olacağını düşünmüyorum. Buna çok dikkat edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bunlar bizzat müdahil olmazlarsa da içerde kendileri gibi düşünen azınlık seküler yapılar üzerinden yapmalarını muhtemel görüyorum.

Buna karşı, sayın Cumhurbaşkanının çıkıp, sahada yardım yapan tüm kurum, kuruluş ve İslami yapıları tebrik ve teşekkür etmesiyle bir ön tedbir alınarak işe başlanılması gerekir. Yardıma ilk günden beridir yardım için sahada olan, AFAD, Kızılay, Umut Kervanı, İHH... gibi yapıların bir araya gelip, deprem esnasında yapılanları hep beraber değerlendirmeleri gerekir. Bu manada bu yardım kuruluşları olarak bir karede bulunacak bir birlikteliği gerçekleştirmeleri gerekir. Böyle bir manzaranın iman ve insani meziyetini kaybetmeyen her kardeşimizin ruhuna büyük bir coşku vereceğine inanıyorum.

Yardımların daha çok hijyenik ve sistemsel boyuta dikkat edilmesi gerektiği kanaatindeyim. İhmal, yağma, kaçırma, salgın ve yaygın hastalıklara mahal vermeyecek cinste yardımların yapılması gerekir. Kısaca acil yerine adil, çok yerine düzen, yollardan çok yordama dikkat edilmesi gerekir. İslam ülkelerinde yaşayan Müslümanların bu dayanışması depremde gömülmeden bu konuda yapısal bir istimrarı sağlamak için bir girişimde bulunulması gerekir.

Kısaca gelen yardımlardan hareketle büyük insanlık ailemizin dayanışması için çok şey yapılabilir. Bunun sağlanması için, beşeri sistemlerden bağımsız ben-i Adem mülahazasıyla bir insani yaklaşım biçiminin beslenilmesi gerekir. Bu büyük insanlık ailesine zarar veren her gediğin kapatılması için her birimize düşeni yerine getirmede cesur adımların atılması gerektiği kanaatindeyim. Hijyen, düzen, disiplin, şefkat, merhamet ve dayanışma ruhunu yeniden dünyaya aşılamak için bu manada her kes üzerine düşeni yapmalı. Deprem evlerimizi yıktı, bizler de yıkılan evlerimiz üzerine gönül binalarımızı imar etmeliyiz.