Depremin Şehadeti
Deprem-zelzele-burkani’nin şehadetini anlamaya çalışacağız.
Yüce Allah iki kitap ile biz kullarına yol göstermektedir. Biri peygamberlere gönderdiği kitaplar, diğeri de kainat kitabı. Kainat kitabı, hayatla beraber yürüyen, her kavmin ve her devrin diliyle her seviyedeki insanın ders alabileceği bir yönü vardır. Bu Kainat kitabının dünyaya bakan yönüyle en dehşet vereni şüphesiz ki depremlerdir. Küçük bir kıyamet provası olan depremde insan her şeyden önce kul, kendi acziyetini ve Yüce Allah’ın azametini görme bakımından dünyada bir benzeri bulunmamaktadır.
Yüce Allah’ın azametini kul, önce tahayyül, tefehhüm, tefekküh ve teakkül ederek kendisini de o oranda tanıma imkanını bulur. Deprem buna şahitlik eder. Meşhur adıyla depremi iyi anlamamız gerekir. (Zilzal/1) “Sarsıldıkça sarsılma…”yı iyi tasavvur edelim. Bu manada zihin dünyamızda saniyelere dayanamayan; çelik, demir ve çok sert betonların saatlerce belki günlerce dünyanın bu manada sarsıldıkça sarsıldığı(zilzal ve hac)nı iyi tahayyül edelim. Dünya ve içinde bizimde bulunduğumuz varlıkların günlerce değil de bir saat boyunca sarsıldığını zihin dünyamızda içselleştirdiğimize de şahitlik etmesi gerekir.
Bu deprem çok şeyi depretti. Dünya ve ahirete inanan iki dünyalı inanç sahipleriyle, tek dünyalıkların farkına da şahitlik ederek depretti. Deprem(e)de herkesi olması gereken yerine oturtması bakımından bir şahitlik yaptı. Bu depremin diğerlerinden farklı birçok yönü bulunmaktadır. Çapının büyüklüğü, birbirine yakın iki deprem ve artçılarının binlerce olması ve mevsimin kış olması ve tüm dünyanın dikkatine sunulması gibi farklı bir şahitlik de yaptı.
Sahada yardımlar dağıtanlara, biz yeni yardım aldık, ötede almayanlara gönderin demeleri…(Doç. Dr. Tahsin Kazan ifadesiyle) deyip yardımdaki kadirşinaslı olanlarla, yıkımda hırsızlık yapanları… Dünyamızda şu an, gayri insani sistem ve yönetimlere rağmen Adem çocuklarının nasıl birbirlerinin yardımına koştuklarına şahitlik etti. Hz. Adem’in çocuklarının ekipleri göçük altındakini cansız çıkardıklarında ağlayıp, canlı çıkardıklarında sevinenlere de şahitlik etti. Ama, toplumun yönetimine talip olanların bu sıkıntılı ızdırap gününde siyasi emeller peşinde koşanlarını ortaya koyarak şahitlik etti. Herkes göçük altında olanları çıkarmaya çalışırken, içindeki ırkçı, hırçın asabiyetini dışa vuran vicdansız ve bir o kadar da ahlaksız bazı siyasetçilerin Müslüman Suriye halkını göndermekle uğraşanlarına da şahitlik etti. Siz bize gelmeden iki abla bize yiyecek getiriyorlardı diyen mucizevi noktalara da şahitlik etti.
İslami cemiyet ve cemaatlerin, vakıf ve hayır kurumlarının resmi ve sivil ayağı olan tüm kurumların yardım için seferber oldukları bir günde, onları yok etmeye kilitlenen sol/sosyalist ve Kemalist gurupların yardım için hiçbir şey yapmadıklarına da şahitlik etti. Sol/sosyalistlerin, İslami hayır kurumlarına olan düşmanlıklarına da şahitlik etti.
Enkaz altındaki Suriyelinin; “Biz korktuk, Suriyeli olduğumuz bilinse bizi kurtarmazlar, onun için sessiz kaldık” sözleri, kardeşliğimizin ne kadar büyük yara aldığına da şahitlik etti. Bu deprem göçük altında gördüğü çantadaki altın ve diğer mücevheratları sahibine teslim etmek için çaba gösteren asalet sahibi kardeşlerimizi de ırkçı, hırçın, dindara adavet ve kini kendi siyasetinin temel ilkesi haline getirenlere de şahitlik etti.
Bu manada, UMUT KERVANI, İHH, AFAD, KIZILAY gibi.. toplumda tanınan tüm kardeşlerimizin depremin ilk gününden belki aylar sonrası devam eden çalışmaları yapan kurumlara yardım eden hayırseverlerin bağışlarının nerelere ve nasıl da büyük işlere vesile olduğuna da şahitlik etti.
İnşaat, malzeme ve işçilikte standartlara uymayıp birkaç kuruş para peşinde koşanların yaptığı hataların neye mal olduğuna da şahitlik etti. Dünya yönetimlerinin başındaki inkarcı, tek tipçi gayri insani olan yönetimlere rağmen büyük insanlık ailesinin evlatlarının bir araya gelip insanlık gözyaşlarını beraber dökmesine de şahitlik etti. Müslümanların bu toplumsal olaylarda “dindarlıkla birlikte insanlıklarını” da devreye koyduklarına şahitlik etti. Deprem ve benzeri toplu afetlerde, toplumu cezalandırma boyutu olsa da imanla ölenleri şehit olarak alarak buna da şahitlik etti. Kısaca depremde bile tekbir getirenler ve tekbirden alerjik olanlara da şahitlik etti. Dindar olanla, kindar olanı, dar düşünenle insanlığın geniş penceresinden bakana da şahitlik etti. Bu şahitlik bitmedi daha devam edecek...