• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Bugün makalemi güncel ticaretin bazı kritik konularına ayıracağım. Bu yazı enflasyonun altında kalan faizin hükmü, bankaların promosyonu ve deyn ve selem müddetinde meydana gelen "Rahs ve Gala" yı anlamaya çalışacağız.

Konu İmam Yakup(İmam ebu Yusuf)verilen borçtan meydana gelen değer kaybı için verdiği fetvayla enflasyon altındaki faizin kıyas edilmesi.

Öncelikle bugün bankalara kâr amaçlı belli bir zaman dilimi içinde yatırılan tüm kağıt paralardan elde edilen kazanç ribadır, faizdir ve haramdır.

İkinci bir husus; faizle olmayıp ödünç alıp verme eğer şartlı ve danışıklı olan antlaşma sonucu verilse, ödünç vermek caiz olmayıp riba kısmına girer ve o da haramdır. Buradaki verilen para emeksiz ve gayretsiz bir şekilde elde edilen kazanç kısmına girdiği için haramdır.

Bu iki yönden haram olur. Birincisi: Bankaya belli bir vade karşılığında para yatırıp, para paraya vadeli satılmıştır. Bu şeksiz bir faizdir. İkincisi: Bir menfaat mukabilinde paranın ödünç verilmesidir. İşte bu her iki şekli de İslam hukuku açısından ribadır ve haramdır.

Muasır meselelerden olan başka bir konu daha vardır. O da enflasyonun altında kalan bir faizin faize girip girmeme hadisesidir.

Bu konuya hiçbir kurumu, kesimi, camia ve alimi hedef almadan, Allah rızası için, tüm hissi duygulardan uzak, sadece İslam hukuku çerçevesinde anlamaya çalışacağız.

Önce geçmiş tarihte bu veya buna benzer bir olayın olup olmadığına bakmamız gerekir. İslam tarihinde büyük bir müctehid ve tarihte isminden en çok bahsedilen kadılarımızdan/müftülerimizden, Ebu Hanife’nin yetiştirdiği ve Mutezile mezhebine mensup Abbasi yönetim sistemi içinde görev yapmasını tavsiye ettiği, Hanefi fakihlerinden olan İmam Yakup ra(İmam Ebu Yusuf) konu hakkında bir uygulaması vardır. Enflasyon altında olan faizin buna kıyas edilmesi mümkün mü? Kanaatime göre burada yapılacak kıyas “Kıyasi me’el farık” dediğimiz birbirinden farklı olan iki konuyu kıyas etmek mümkün değildir.

Bu kıyasın, birkaç yönüyle İslam hukukunun temel usul ve kaideleriyle çeliştiği için geçerli sayılması mümkün görülemeyeceği kanaatindeyim. Birkaç madde ile beyan edelim:

1- Riba gibi Kur’an ve Sünnet nassıyla haram olduğu, tüm İslam hukukçularının da ittifak ettiği bir meseledir. Bu naslara karşı bir fakihin içtihadı şayet çelişirse, muhkem nassın tercihi, fetvanın terki esastandır. Bu manada aziz fakihlerimiz arasında bir ihtilaf yoktur.

2- Enflasyon konusu ile İmam Yakup(Ebu Yusuf)’un fetvası arasında temel esas ve usulde büyük bir fark olduğu için birbiriyle kıyası “Kıyası Me’el Farık” olur. Bunu az çok fıkhın bu konudaki ölçüsünü bilen her insan bunu rahatlıkla fark edebilir.

3- İmam’ın uygulaması şu şekildedir: İki Müslüman arasında şer’i kurallar içinde belli bir vade üzerinde yapılan bir alışveriş için verilmiş bir fetvadır. O da; a) vadesi belirli olan bir deynin selem akdı ile daha zamanı gelmeden piyasada “Rahs” dediğimiz paranın değer kaybetmesi ya da paranın değer almasıyla İslam hukukunda bir “Gala” denilen piyasanın sarsılması halinde emtiayı veren alan arasında bu manada bir değer dengesinin sağlanması için verilen bir fetvadır. b) Vadesi belli olan bir deynin vaktini aşarak verilmeyen bir borcun değişen değeri muhafaza etmek için geçerli bir fetvadır.

4- Aziz İmam’ın verdiği bu fetva, başında vadesi ve miktarı belli olan bir rakam üzerinde anlaşmalı meşru bir akdin, sonradan piyasanın değişen şartları doğrultusunda mağduriyetin giderilmesi için verilmiştir.

5- Banka ile faiz alışverişini yapan kişi ve kurum arasında akdin başında alacakları faizin miktarı üzerinde antlaşma yapmaktadırlar.

6- Antlaşmayı yaparken açıktan açığa faiz muamelesi üzerinde sözleşiyorlar.

7- Mesela, banka ile muhatapların belirli bir faiz rakamı üzerinde yaptıkları antlaşma rakamı enflasyona göre değişmemektedir. Yani, antlaştıkları faiz rakamı %20 olsun. Ama enflasyon rakamı %30 veya %10 olsa bankadaki faiz %20 olarak sabit kalır.

8- Selem veya karz-ı hasen olan deynden kaynaklanan değer kaybı, meşru olarak başlangıçta yapılan bir alışveriş iken, faiz ile yapılan akdin de başlangıçta faizle başlanması ile bu iki alışverişi birbiriyle kıyaslamanın akılla mümkün olmadığı gibi, İslam hukukuyla tarifi hiç mümkün değildir. Bu saydığımız delillerle enflasyon farkını İmam’ın verdiği fetva ile aynı görmenin mümkün görülmediği kanaatindeyim. 

9- Mesele fethuzzerai ve sethuzzerai bakımından baktığımızda da büyük bir tehlike arz etmektedir.

10- Meselenin siyasal zihin açısından da çok büyük tehlikeler arz ettiği kanaatindeyim. Bana göre zurnanın zırt dediği noktası da burasıdır. Şöyle ki, İlahi sistemi mahkum eden beşeri sistemlerin yırtık bohçasını İslam kumaşıyla yamalamak kabul edilmesi mümkün olmayan bir hadisedir. Müslümanın içinde bulunduğu ortamı İslam hukukuna uygun hale getirmek için bir çalışma ruhunu taşıması gerekir. Bu tip fetvalar bu mücadele ruhunu tamamen yok eder. İslam’ın mücadele ruhuna zarar verecek hiçbir muamele İslam ile tarif edilemez. Kaldı ki, İslam ülkelerinde, beşeri sistemlerin yöneticilerinin çoğu Allah’a inanan insanlardır. Aziz İslam uleması ümmeti fetvalarıyla uyutan değil, uyandırıp agah etmekle mükelleftir. İslami olmayan bir ortamı İslam ile ıslah etmekle yüzde yüz ulema sorumludur. Rabbim rabbani ulemanın varlığını müzeyyed eylesin.