• DOLAR 32.86
  • EURO 35.153
  • ALTIN 2429.653
  • ...

İnsanı diğer canlı varlıklardan ayıran en önemli özellik insanın akıl (Bakara/164, 177-9, Maide/100, Talak/10, A.İmran/7, Ra’d/19, İbrahim/52, Saad/29, 43, Zümer/9,18, 21, Gafir/54) ve ilim sahibi olması ve yeryüzünü imar edip idare etmesidir. Meleklerin takdir ederek ona secde etmesi de bundandır.

Aklın üç sacayağı vardır. Mazi, hal ve geleceğe göre plan yapabilme yetisidir. Bunlar; Tezekkür, Tefekkür ve Tedebbür. Tezekkür daha önce var olan bir hakikati hatırlayıp yad etme, Tefekkür, içinde bulunduğu duruma göre düşünce üretme, Tedebbür de istikbal (gelecek) ile ilgili,  gerekli olan tedbirler için olumlu bir plan yapabilme melekesidir. En kamil insan bu üç nokta arasında sağlıklı bir alaka kurabilendir.

 Bu üç ana ilke, Kur’an’ın üzerinde durduğu aklın temel ilkeleridir. İnsanı diğer canlı varlıklardan ayıran özelliklerin başında bunlar gelir.

Bunlar, inanç, özgür irade ve düşüncenin de temel esaslarıdır. Bunlar yüce Allah tarafından insana verilen imtiyazlardır. İnsandan bu imtiyazı almaya çalışan her kes ve güç kendini ilah ve karşısındakini kendine kul etmiş olur.

Önemli bir husus da insan dünya hayatında sınırsız bir özgürlüğü yaşayamaz. Hiçbir mahluk dünya hayatında mutlak bir özgürlüğü yaşayamaz. Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Toplu yaşamak için dünya hayatının bir kısım ilkeleri vardır. Bu manada Yüce Allah “...biz kainata bir nizam/ölçü koyduk sakın onu bozmayın” Rahman/7-8. Bunu toplum yönetim ve değerler sistemi içinde, akıl, nesil, inanç, mal ve can emniyeti gibi temel yasaları belirten rabbimiz, sakın bunları bozmayın buyuruyor. Bir kul veya topluluk buna karşı çıkarak bir başkasını emri altına alamaz. Allah’a kulluk bir başkasına kulluktan kurtarır. Kim Allah’a karşı kulluğu ret ederse bir başkasının kulluğuna kendini mahkum etmiş olur. 

            Bu ilahi esaslara ters düşmemek şartıyla insana da bir tasarruf alanı verilmiştir. Peygamberler sünnetleriyle, ümmetleri de içtihatlarıyla bu tasarruf hakkını kullanabilirler. Bu irade olmasaydı Kur’an’da, aklı çalıştırmayı gerektiren ayetlerin bir manası kalmazdı. Ancak kullar bu özgür iradelerini bir başkasının özgürlüğünü kısıtlayacak bir hak ihlaline gidemezler.

Bu manada mazlum ümmetin üzerindeki sis perdelerini görme manasında birkaç hususa değinmek isterim.

            Bugün Batı ve Doğu emperyalist güçleri temiz İslam beldelerini kirli çizmeleriyle istila etmişlerdir. Bu istila yöntemiyle maddi ve manevi olarak, Müslüman toplumun başına kimi yerde krallığı, kimi yerde komünizm ve sosyalizmi, kimi yerde demokrasi ve liberalizm gibi kendi yönetim sistemlerini ümmetin başına bela ettiler. Kendi yönetimlerini dahi Müslümanlara çok görüp müdahalelerle ümmetimizi kıskaca almışlardır. 

Mesela; dünyada bir Yahudi toplumuna, Yahudi olmanın suç sayıldığı ve Yahudiliğin yasaklandığı hiç görülmemiştir. Hristiyan toplumuna, Hiristiyanlığın tehlikeli ve Hristiyanca yaşamanın suç sayıldığı bir dünya devleti yoktur. Buna Budizm, Şamanizm vs. inançlar da eklenebilir.

   Bir buçuk milyara ulaşmış İslam ümmeti inandığı dini değerlere göre bir hayat nizamıyla yaşamak istemesi İslami ve insani bir hakkıdır. Müslüman dini hayatını herhangi bir Hristiyan veya Yahudi toplumuna dayatmıyor. İslam topluma bu manada bir baskı uygulamamıştır. Tarihte uygulayan olmuşsa, her şeyden önce aziz İslam’ın ilkeleri ve aziz İslam uleması bu durumu canları pahasına mahkum etmiştir.

Bugün İslami toplumlarda Kemalizm, faşizm, sosyalizm, laiklik, ateizm, deizm, kapitalizm ve krallıklar gibi İslam dışı sistemler özgürce yaşayabiliyorlar. İslam toplumunda İslam dışı ne kadar düşünce ve sistem varsa tamamı hem söylem hem de hayata bakan yönüyle tematik ve sistematik olarak özgürce yaşıyorlar.

Topraklarımıza yabancı olan bu sistemler İslam beldelerinde yaşamalarına rağmen, İslam ve İslam’ın öğretileri niçin kendi toplumunda yasak? Her Müslümanın; “Ben Müslümanım, İslam’a göre yaşamak istiyorum ve İslami değerler sistemiyle idare edilmek isterim” demesi en doğal bir hak değil mi?

Tüm bunlara karşı her Müslüman, ben Müslümanım ve İslam’a göre yaşamak istiyorum diyebilmeli. Fussilet/33