KUR’AN-I KERİM’DE İBADETİN KAPSAMI
Konuyu Yasin/60 ve 61. Ayetler muhtevasında izah etmeye çalışacağız.
İbadet; Kur’an’ı Kerim’de insana ait tüm davranışları kapsar ve hayatının en büyük sacayağıdır. Başka bir deyişle; İbadet kavramı sadece Müslümanın ve yalnız Allah’a karşı yapılan amellerle sınırlı değildir. Kur’an-ı Kerim’de insanın tüm davranışlarına ibadet denilir. Mesela; “Şeytana ibadet etmeyin, o sizin apaçık düşmanınızdır. Bana ibadet edin” Yasin/60-61 Ben-i Adem’in ibadet ettiği birbirinden farklı iki güç vardır. Biri Yüce Allah’ın gücü, diğeri şeytanın telkinleri.
Yüce Allah’ın emri dışında ve O’nun emirlerine muhalif itaat edilen tüm işler şeytana yapılan ibadet kapsamındadır. Bu manada uyulan emir, şeytana yapılan ibadetlerdendir. Bir Müslümanın, Yüce Allah’ın üstün gücüne inanarak ve yalnız O’na dayanarak yaptığı her iş bir ibadet değerindedir. Mefhumu muhalifi (namaz ve oruç gibi İbadet dahi olsa) Yüce Allah’ın rızası dışında yapılan her iş şeytana yapılmış bir ibadet kapsamındadır. Yani bir iş ki, Yüce Allah’ın emirlerine ve rızasına muhalif ise o iş şeytandandır.
Ayeti Kerimede şeytanın, insana apaçık düşman olduğu zikredilmektedir. Bunu doğru anlamamız gerekir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde şeytanın hile ve desisesini zikreder. Muavizeteyn ve daha birçok ayetlerde şeytanın verdiği vesvese ve hilelerinden bahseder. Vesvese, hennas ve hile kapalı olan gizli ve sinsice işlerdir. Bunlar apaçık kelimesiyle bağdaşmayan şeylerdir. Sinsilik ve apaçıklıktan birinin olduğu yerde diğeri olmaz. Sorun meseleyi doğru anlayıp anlamama sorunudur. Apaçık olan şeytanın düşmanlığını anlama sorunudur. Aslında apaçık olan Yüce Allah’ın Emirleridir. İlahi emirlerin apaçık olmasıyla, ona muhalif olan emirler de o oranda anlaşılmış olur. Demek ki, şeytanın düşmanlığı kendiliğinden değil, netice itibariyle apaçıktır. Her türlü isyanı içeren işler şeytanın apaçık düşmanlığıdır.
İşte, Kur’an’da ibadet mefhumunun insanın her türlü davranış biçimini içeren bir anlamı var. Fakat bugün insanlar bu kavramın anlam ve kapsamını oldukça daraltmış bir hale indirgemişlerdir. İbadet deyince, sadece namaz, oruç ve hac… Gibi günlük bir kısım ibadetlerle sınırlı tutma tasavvuru, tağuti sistemlerin dayattığı despotizmden başka bir şey değildir. Ahzab/36. Ayeti kerimede yüce Allah’ın verdiği emirleri genel manada ele alarak, kullar için bağlayıcı olduğunu emreder. Fecr/11. ayeti kerimenin tefsirinde Sadi, dine ve dünyada Allah’a inanan kullara dine göre yaşamamaları için baskı yapmak olduğunu açıklar.
Kur’an-ı Hakimin hükmettiği toplumu unutalı uzun yıllar aldı. Şüphesiz ki ibadetin anlam daraltılmasına gidilmesinin sebepleri vardır. Bunlardan birincisi, Kur’an-ı Kerim’i hakkıyla anlayamama gibi sıkıntılardan kaynaklanmaktadır. Yani sorun, Kur’an’ın yöneten bir kitap olduğu hakikatini anlama sorunudur. Kur’an-ı Kerim Müslümanlar için okumak, dinlemek ve ezberlemek, tüm bunlar başlı başına birer ibadet hükmündedir. Fakat hayata hükmetmeyen bir Kur’an tasavvuru, yüce Allah’ın dünyadaki hükümranlığını devre dışı bırakmak demektir. Bizim dünyaya gelişimizi yüce Allah sağladığı gibi, dünyadaki imtihanımız da Yüce Allah’ın emirlerini hayatımızda tatbik edip etmemeyle ölçülecektir.
Hastalara şifa, işlere bereket için en çok okunan Kur’an suresi Yasin suresidir. Yasin suresinin de Kur’an’ın muhtevasını anlama babında “Hükmeden Kur’an’a yemin olsun” diye başladığı hususu birçoklarımızın dikkatinden kaçmış olabilir. Onun hüküm ve yasalarının hayatın dışına itilmesinden rahatsız olmayan birine Yasin okuduğumuzu düşünelim! Acaba Yasin suresinin bize ne okuduğunu hiç düşünebiliyor muyuz? Hayatta şeriat denince kırmızı görmüş boğa gibi asabileşenlerin hastalığında bana bol bol Yasinler okuyun diye istekte bulunması büyük bir çelişkidir.
Hayatta Yüce Allah’ın hükmetmediği bir alan var mı? Yüce Allah’ın malik olmadığı bir yer veya eşya var mıdır? Tağuti sistemler, İslam toplumu içinde Allah’a isyan etmeyi insan haklarından saydığı halde, niçin aynı toplumda Müslümanların Allah’a itaat etmelerini insan hakları olarak bile ele almıyorlar? Yoksa “İnsani” hak sahibi olanlar sadece kendileri mi? Namaz kılmak kadar, Müslümanın kendi yönetimine erişmesi için yapılan tüm ameller birer ibadettir.