İstanbul-Paris Hattı ve İstanbul -Gazze Hattı
Hiç kuşkusuz İstanbul, Türkiye’nin özetidir.
Dolayısıyla İstanbul demek genel itibariyle Türkiye demektir.
Bu sebepledir ki, İstanbul ve İstanbul’a dair tüm gelişmeler, refleksler ve yaşanmışlıklar birebir Türkiye’yi ve Türkiye üzerinden de dünyayı etkiler ve ilgilendirir.
Bu minvalde özellikle son zamanlarda, 2024 Olimpiyat Oyunları üzerinden İstanbul-Paris hattında oluşan/oluşturulmaya çalışılan yoğunluk oldukça dikkat çekici.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, eşi, dostu ve dava(!) arkadaşlarıyla Paris’i adeta mesken edindi.
Son olarak da İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Milli Olimpiyat Komitesi tarafından, 2036 Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapma hedefiyle Paris’te tanıtım etkinlikleri düzenlemek için açıldığı iddia edilen “İstanbul Evi”, evi İstanbul olan, evi İstanbul’da olan ve olmayan herkes tarafından tartışılıyor.
Hem niye tartışılmasın ki?
Sık sık seferlerinde problem yaşanan metro hatları, sürekli yolun ortasında bozulan belediye otobüsleri, mevcut zamlar yetmiyormuş gibi, belediye hizmetlerine de sık sık getirilen zamlarla, evine vaktinde gitmeyi bile hayal edemez duruma gelen halk, 2036’ya dair bu çok çok ileri görüşlü hayali ve kim bilir maliyeti ne kadar olan bu evi yüksek sesle ve kızgınlıkla sorguluyor...
Ama Ekrem Bey’e sorsanız..
Halk ne anlar yeni dünyadan..
Ne anlar bir çeşit lansman ve PR çalışmasına dönen Paris-İstanbul hattındaki stratejik hamlelerden...
Gerçi halka düşen, Eyfel Kulesi’nde olimpiyat halkalarını görüp heyecanlanan, “Ben de bir gün bu halkaları, Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan Boğaz’ın üstündeki köprüde, İstanbul’da görmeyi hayal ediyorum.” diyen Halkın oğlu (!) Ekrem’in ve Paris’te, partizanlık ve parizyenlik arasında gerilmiş ince ip üstünde, cambaza bak oyunu sergilenirken, yeni dünyaya dair, kadınlar için, milyonlarca cüretkâr “dilek” tutan, “bizim kızlar”ın zaferi için gözyaşı döken halkın kızı(!) Dilek’in hayallerinin ve dileklerinin peşinden gitmek öyle değil mi?
Milli ve medeni olmak bunu gerektirir çünkü...
Elbette öyle değil!!!
Kim ne derse desin...
Şehit İsmail Heniyye suikastı sonrasında ve 3 Ağustos için yaptığı meydanlara inin çağrısı üzerine, İstanbul’da her kesimden sokaklara, caddelere, meydanlara akın akın dökülen halk asla ve asla böyle olmadığını tüm dünyaya gösterdi.
İstanbul ve Gazze hattının ne kadar güçlü ve umut verici olduğunu bir kez daha gösterdi evi İstanbul olanlar..
İstanbul-Paris hattının da bir örümcek ağı kadar zayıf ve geçici olduğunu hep birlikte yaşayıp göreceğiz biiznillah...