Boykot Meselesi ve Bitmek Bilmeyen “Stoklar”...
İnsanlık düşmanı işgal çetesinin Gazze’ye yönelik zulmü ve acımasız saldırıları bitmek bilmiyor.
Şimdilerde haber bültenlerinin ilk sırasını çoğunlukla, daha farklı konular ve suni gündem maddeleri işgal etse de, Filistin’deki işgal ve soykırım hız kesmeden devam ediyor!
Ancak ne yazık ki, insanların bu konudaki duyarlılığı ve ilgisinde ise, asla aynı devamlılık söz konusu değil.
Bu nedenle, var olan zulmü ve elbette akıl almaz işkencelere, saldırılara, yaptırımlara maruz kalan insanların durumunu, toplumsal hafızada diri tutmak ve aynı paralellikte bu zulme karşı ortak refleksler geliştirerek, toplu tepkiler vermek oldukça önem arz ediyor.
Bu anlamda en etkili tepkilerden biri de hiç şüphesiz boykot meselesi... Malumunuz, son aylarda boykot konusunda çok güzel bir ivme kazanıldı.
Hatta küresel ölçekte, yıllardır olmadığı kadar, geniş kitlelere yayıldı boykot meselesi…
Bilinç arttı, etki alanı genişledi. Hemen her kesimden insanın kabullenip, sahip çıktığı insani bir duruşa dönüştü.
Ancak, insanların kısa vadede adeta kemikleşmiş tüketim alışkanlıklarından bir çırpıda vazgeçmeyeceği de aşikâr.
Zira boykot konusunda adım adım ilerleyen her insan, bunun kısa soluklu bir yürüyüş olmadığını, bilakis ciddi bir disiplin ve irade isteyen, uzun soluklu engelli bir koşu olduğunu ve hatta bunun bir yaşam biçimi olduğunu fark etmeye başladılar.
Bu fark ediş, kimi insanda yeni uyanışlara yelken açtıran bir bilince dönüşse de, kimi insanın ise şimdiden yelkenleri suya düşmeye başladı bile.
Haliyle boykot konusunda bir gaflet ve rehavet hali toplumu sarmaya başladı maalesef.
Bu gaflet ve rehavet halini tetikleyen en büyük sebeplerin başında da, yerli ve milli olarak kabul edilmiş firmaların iki yüzlü tutumları geliyor.
Yıllarca mütedeyyin insanların güvenlerini suistimal ederek markalaşan, hakeza sözüm ona, “milli ve manevi değerlere saygılı” market, işletme, kurum adıyla palazlananlar şimdilerde üç beş kuruş için, ‘Müslüman Mahallesi’nde salyangoz satmaktan hicap etmiyorlar...
Bu duruma verdikleri en ironik cevaplardan biri de, “stoklarımızdaki boykot ürünler, henüz bitmedi...”
Gerçi en yetkili ağızlardan işgal devletiyle tüm ticari ilişkilerin bittiği açıklaması varken, Türk Hava Yolları ile kutsal topraklara giden ve o topraklardan gelen yolculara bile, boykot ürünlerden ikram ediliyorsa ve lıkır lıkır içenler ve en azından kalbiyle buğz edenler şöyle dursun, ‘niçin bize boykot ürünleri servis ediyorsunuz?’ diye aktif tepki gösterenlere, tıkır tıkır; ‘stoklarımızda var’ cevabı veriliyorsa, devletin televizyonu bilmem hangi stoklardan ötürü (!), bu konuda en aktif şekilde boykot ürünü reklamı yapıyorsa, diğerlerine acaba ne demeli?
Ama şurası bir hakikat ki, insanlığa dair erdemden, faziletten, adaletten, merhametten yana stoklar bitmişse, bunca zulme ve vahşete can suyu olan boykot ürünleri stokları ve satışları asla bitmeyecektir...