• DOLAR 34.661
  • EURO 36.383
  • ALTIN 2931.036
  • ...

Radyo yayınlarının televizyondan çok daha yaygın olduğu bir dönemde gencin biri dedesine sorar:

‘’Dede radyo yokken siz ne dinliyordunuz?

Dede cevap verir:

‘’Kafamızı dinliyorduk evladım...’’

Şimdilerde bu diyalog komik bile gelebilir. Çünkü radyoyu bırakın artık televizyonlar bile kifayet etmiyor insanların kitle iletişim ihtiyaçlarına.

Daha çok sosyalleşme adına rağbet edilen sosyal medya araçları ise maalesef her bireyi sağlıklı sosyalleşmeden uzaklaştırıyor ve a-sosyal bireyler haline getiriyor.

Aslında daha hızlı ve geniş kapsamlı iletişim için kullanılması gereken her araç, tam aksine iletişimi hızla kesen ve en asgari seviyeye indiren bir vesileye dönüşüyor.

Sonuçta kafasını-ruhunu-hislerini dinleyemeyen/dinlendiremeyen ve artık yeri geldiğinde sarf edilmesi gereken kelimeleri dillendiremeyen bir toplum haline geldik.

Tabi bu durum global bir sorun olmanın yanı sıra, aynı zamanda özeli yani bireyi ve nihayetinde toplumun temel taşı olan aile kurumunu da yıpratıyor.

Hatta yıpratmanın da ötesinde aile içi iletişimi tamamen bloke edebiliyor.

İletişimi keserek aile içi muhabbeti de sabote edip, aileyi aile yapan birçok fıtrî duyguyu devre dışı bırakıyor.

Fıtrattan uzaklaşan insan mekanikleşmiş bir robot misali olunca, aile dediğimiz müstesna kurumun her ferdi, aynı evin içinde birbirinden uzak, aynı dili konuşamayan birer uzaylı gibi yaşayıp(!) gidiyor...

Sosyal medya ve araçlarının yanlış kullanımı sonucu, faydasından çok zararının hayatlarımıza dokunduğu gün gibi aşikâr!

En büyük zararı da aile içi iletişimi adeta bitirmesi.. Gerçi şöyle de bir soruyu sormak lazım;

Aile içi iletişim olmadığından mı insanlar sosyal medyaya evin içinde bile olsa rağbet eder hale geldiler?

Ya da tam tersi;

Sosyal medya kullanımının dengesiz kullanımı nedeniyle mi aile içi iletişim bitme noktasına geldi?

Hangisi hangisini doğurdu?

Bunun cevabını net olarak söylemek zor. Çünkü iletişim eksikliği sosyal medya kullanımını tetikliyor, sosyal medya kullanımı da iletişimi katlediyor.

Acı olan, tetiği çeken de biz, katledilen de biz...

Gerek aile içi iletişim ve gerekse insanlar arası iletişimin dengeli-sağlıklı-devamlı olabilmesi için şu beş şeye ihtiyaç vardır;

Mizan; iletişimin ölçü/denge ve kurallara ihtiyacı vardır.

İzan; iletişim kurarken, muhatabını değerlendirecek ve ona göre üslup ve metod belirleyecek hikmetli ve basiretli bakış açısına ihtiyaç vardır.

Mekân; iletişim için somut veya soyut bir ortak mekâna ihtiyaç vardır. Aynı ev, aynı gezegen(!), aynı ortam, aynı frekans. Yani aynı olmak değil maksat, mesafe de değil, maksat; aynı kapsama alanı içinde olunabilecek geniş anlamda bir mekân olgusu ve algısıdır.

Zaman; elbette her iş her oluş zaman içinde gerçekleşir. Zaman her şeyin kabıdır aslında. Zaman yok ise iletişim zaten yoktur!

İnsan; en önemlisi ve iletişimin baş aktörü. İnsan yok ise diğerlerinin olması veya olmaması hiç bir şey ifade etmez.

Başa dönecek olarak; sosyal medya iletişime dair denge ve kurallara darbe indirmiştir. Mizanı kaldırmıştır!

Algılarımızla oynayıp, bakış açılarımızı yanlış yönlendirmiştir. İzanımızı kör ve şaşı kılmıştır!

Bir metre ötemizde bulunan kıymetlilerimizden bizi uzaklaştırıp-yabancılaştırmış, evlerimize onlarca yabancıyı getirip aynı mekân içinde ayrı ruhlara dönüştürmüştür bizleri!

Zaman sermayesini fütursuzca kullanacak kadar uyuşturup nihayetinde zaman sermayesinden aslan payını kapmıştır.

Ve insan... Sosyal medya ağlarına kapılan insan... Ailesiyle kurması gereken iletişim bağlarını kesmiş ve aile olmak erdemi ve huzurundan vazgeçerek kendine yuva olarak örümcek misali bir ankebut inşa etmiştir, ham maddesi sosyal medya olan...

Ve böylece sosyal medya da aile iletişimine darbe üstüne darbe indirmiştir.

Mukavemet gösterebilen muhabbet dolu aileler müstesna...