• DOLAR 34.664
  • EURO 36.338
  • ALTIN 2939.689
  • ...

Ne güzel söylemiş Hz. Ali (r.a): “Geçen zaman değil ömürdür.”

Dakika, saat, gün, hafta, ay derken bir bakıyoruz ki koca bir yılı geride bırakmışız.

Eksilen zamanı geriye getirmek elbette mümkün değil. Ancak eksilen ömür sermayesi salih ameller ile artan bir hazineye de dönüştürülebilir. Özel zaman dilimleri hakkıyla değerlendirilip, zarar kâra tebdil edebilir.

Bu bağlamda mübarek üç aylar kaçırılmayacak zaman dilimlerindendir. Fakat şu var ki, hayatın meşgaleleri, içinde bulunduğumuz zamanın hızlı ve koşuşturmacalı temposu ve benzeri etkenler bizleri gaflete maruz bırakıp manevi iklimin baharı hükmünde olan mübarek üç ayları zayi etmemize neden olabiliyor.

Bu nedenle Receb, Şaban ve Ramazan ayları için özel hazırlıklarımız muhakkak olmalıdır.

Allah Resulü (s.a.v): “Allahım! Receb ve Şaban'ı hakkımda bereketli kıl ve beni Ramazan'a ulaştır.” derken aslında konuyu muazzam bir şekilde özetliyor. Onun içindir ki, Receb ve Şaban bol kazançlı geçirmeli ve Ramazanda bu bereketi zirveye taşımalı.

Ama nedense niyetlerimiz iyi olsa da, programlı bir şekilde idrak etmediğimiz için, bu güzide zaman dilimlerini rastgelelik serkeşliğinde, modern kültürün spontan ikliminde hoyratça savuruyoruz.

Program yoksa kazanç da minimum seviyeye düşüyor. Sadece niyet ve muhabbet maksimum tavan yapsa neye yarar.

Çünkü;

PROGRAMI OLMAYANLAR PROGRAMLANMAYA MAHKÛMDURLAR!

O halde, önce manevi bir disiplinle başlayalım. Bu hazineleri sermaye yapalım:

Tövbe ve teslimiyet

İhlas ve ihsan

İdrak ve irade

İstikamet ve istikrar

İlim ve ibadet

Tevazu ve takva

İsar ve infak

Tebliğ ve irşad

Peki, bu hazineler hangi programın sermayesi olacak?

Belki birçok alternatif çıkartılabilir. Ancak bu şekilde bir örnek verebiliriz.

 ◦  Önce dua ‘Allah’ım Receb ve Şaban’ı bereketli kıl ve beni Ramazan‘a ulaştır.

◦  Oruç(Tutacağımız oruçlar için hedef ve takvim, buna ekran orucu da dahil.)

 Günlük ve haftalık çekilecek zikirler olmalı. Bilhassa Allah Resulü (s.a.v)’in sıkça yaptıkları.

◦ Farz -Sünnet-nafile var ise kaza namazlar için, günlük ve haftalık hedef ve düzen oluşturulmalı.

◦ Üç ay boyunca yapılacak infak konusunda kayda değer bir hedef konmalı. Bir kumbara yardımıyla Ramazan için iftar-kumanya vs. için hazırlık yapılabilir. İmkânı olmayanlar mutfaklarında boş bir mukavva kutu bulundurup her alışverişlerinde bir parça ilave edip ay sonunda ihtiyaç sahiplerine verebilirler. Bu vesileyle ‘sanki yedim ‘ felsefesinin faydasını zahiren idrak ederler.

Belli bir düzenle kabirler hastaneler, onkoloji servisleri vb. yerler ibret nazarıyla ziyaret edilebilir. Buna akraba-eş- dost ziyaretleri de dahil edilmeli.

Tabi tam da burada zaman yeter mi sorusu kafamızı kurcalayabilir.  

◦ Zaman konusunda iradeli /idareli bir şekilde düzen ve disiplin ortaya konmalı;

uyku-yemek-gezmek-ev oturmaları

-Çarşı, pazar ve ekran karşısındaki israf edilen zaman disipline edilmeli.

◦ Mutlaka bir ilmihal veya fıkıh kitabı okunmalı(kapasiteye göre)

◦ Bir siyer ve bir Hadis kitabı okunabilir.

◦ Kur-an okuma konusunda yüksek hedefler belirlenip, hatim ve cüz sayıları arttırılmalı(varsa kıraat tecvit hataları giderilmeli, meal okunmalı)

◦ Seçkin Tefsir setlerinden belirlenen bazı surelerin tefsiri okunmalı mümkünse setin tamamı bitirilebilir.

◦ Mutlaka bir Hirâ saatimiz olsun on dakika olsa bile. Tefekkür ve tezekkür yapacağımız bir köşe hazırlayabiliriz evlerimizde. Bu aynı zaman da itikaf için de bir hazırlık olur.

Çocuklarımız için de farkındalık oluşturur. Zaten koca bir nesli İnek Şaban masallarıyla uyutup Şaban isminin hürmetini düşürmeye çalışanlar, şimdilerde Receb ismini aynı metotla bayağılaştırarak farklı çağrışımlara alet ediyorlar. Biz Receb’imizi Şaban’ımızı çocuklarımıza hakkıyla yaşatırsak bu oyunları da bozmuş olacağız. Yoksa sırada Ramazan’ımız var.

Programlarını itina ve istikrarla belirleyip uygulayanlar bizleri programlamadan, tüm programımızı da ailece yapmaya özen gösterelim.

Unutmayalım!

PROGRAMI OLMAYAN PROGRAMLANIR!