• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Amerika Üniversitelerinden yükselen hak arayışları tüm Avrupa’ya doğru hızla yayılmaya devam ediyor. Hem de sistematik ve organizeli bir şekilde.

Kitlesel eylemlere imza atan öğrenciler ve onlara destek veren öğretim üyeleri polisin orantısız gücü ve şiddetine maruz kalsa da bu durum onları caydırmıyor. Siyonizm adına uğradıkları her türlü şiddet onların azim ve kararlılıklarını da sayılarını da arttırıyor. Öğrenciler gün geçtikçe daha renkli, daha göz kamaştırıcı eylem ve söylemlere imza atıyor.

Onların eylemleri sadece Gazze’deki soykırıma karşı çıkmaktan ibaret değil. Aynı zamanda özgür olmadığı 8 ay sürecinde kanıtlanan bir dünya için özgürlük taleplerini dile getiriyorlar.

Siyonizm’in Gazze’de uyguladığı soykırımla birlikte tüm perdeler aralandı. Demokrasi ve insan haklarının merkezi sayılan ABD’nin korkunç yüzü kendi halkları nezdinde ortaya çıktı. Soykırım suçu işleyen Siyonizme karşı Batılı devletlerin koşulsuz desteği, işlenen insanlık ve savaş suçları Batı değerlerinin sorgulanmasını zorunlu hale getirdi.

İnsanlık bu kadar yükü artık kaldıramazdı. Bu kadar karanlık, bu kadar zulüm, bu kadar haksızlık, hukuksuzluk karşısında vicdanını, sorgulama yeteneğini, insanlığını, hak ve adalet istencini kaybetmiş olamazdı.

Gazze üzerinden başlayan protestolar Batı insanını yeni bir yol arayışına sürükledi. Ne Kapitalist ne de sosyalist düzenler bu dünyaya huzur getirmedi, insanoğluna emanet edilen her şeyi talan etti.

Vahşi Kapitalizm adına insan, içgüdülerinin elinde oyuncak haline getirildi. Tüketim ve hazzın esiri edildi. Annesinden, babasından, eşinden, akrabasından, komşusundan bireycilik putu sayesinde kopartıldı ve yalnızlaştırıldı. Çevresindekilerle hasım haline getirilip, sanal alemdeki şeytanların mahzenine kapatıldı. İnsana hedonizm, narsizm, futbolizm, cinsel sapkınlık, marka, moda, müzik gibi putlar icat edip pazarladı.

İnsanlık tarihinde daha önce görülmemiş kitlesel katliamlar, savaşlar, açlıklar, yerinden edilmeler, zulümler, talanlar, insan hakları ihlalleri, modernizmden sonra yaşanmaya başladı.

Batının kendi ürettiği ve bilimsel kılıflar giydirdiği feminizm ve cinsel sapkınlıklar yüzünden insanlığın çekirdeği olan aile dağıldı. Cinsel suçlar, rüşvet, yolsuzluk, cinayet, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı Batının artık baş edemediği hastalıklar haline geldi.

Batı bilimsel ilerleyişini insanın fıtratıyla savaşarak ve tabiatı talan ederek gerçekleştirdi. İnsana sığınabileceği bir yer bırakmadı. İnsanı insanın kurdu, kendine emanet edilen doğanın da celladı yaptı. Böylece kendi kendini tüketti.

Doğu-Batı fark etmez, insanlığını kaybetmemiş olan tüm insanlık bu gidişattan memnun değil. Yeni bir yol arayışında.

Çünkü insanoğlu bunca iğretiyi, tiksinti verici şeyleri sindiremeyecek özelliklerle, insani yetilerle donatıldı. İnsanca yaşaması için verilen yetiler insanlığını kaybetmemiş her bir bireyi hak, adalet ve ahlak arayışına sürüklüyor. İnsan fıtratının şu yeryüzünde aradığı tüm güzellikler ve kardeşçe yaşayabilmenin yolu eşsiz bir sistem olan İslam nizamında.

Gazze halkı ve direnişçiler canlarını vererek kanlarını dökerek İslam’ın nasıl bir din olduğunu, yeryüzündeki insanlık için tek kurtuluş yolu olduğunu gösterdi.

İnsanlığın vicdanı oldu.

Hak ve adalet arayışı ellerde sallanan Filistin bayrağıyla, boyunlara asılan kefiyelerle, duvarlara asılan Ebu Ubeyde posterleriyle sembolleşti.

Güneş tüm ışıltısıyla Batıdan doğuyor. Hakkıyla sahip çıkamadığımız Filistin davasına Batılı halklar sahip çıkıyor.