AMERİKAN ÜNİVERSİTELERİNDE BAŞLAYAN DİRENİŞ
Siyonist İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırımın 200 günü geçmesiyle birlikte ABD Üniversitelerinde yaşanan hareketlilik bütün dünyanın dikkatini çekecek boyutlara evrildi.
7 Ekimden bu yana İslam dünyasından gelen cılız tepkiler, Batıyı rahatsız edecek bir trendi yakalayamadı. Uluslararası camiayı harekete geçiremedi.
Firavunun kaleleri olarak bilinen eğitim kurumlarından yükselen hak arayışları Amerika için beklenmedik bir durumdu. Ne de olsa onlar açısından o kaleler İslam dünyasına karşı, işgalci zihinlerin yetiştiği yerlerdi. Önemli liderler, siyasetçiler, bilim adamları oralardan çıkıyordu.
Dolayısıyla “Eğitim kurumları” Batı’nın umudu ve geleceğiydi.
Bundandır ki, üniversitelerde başlayan protestolar, Hz. Musa döneminde Firavunu ürküterek yatağından fırlatan rüyanın etkisi gibi Amerika ve Siyonizm açısından korkutucu oldu. Soğuk soğuk ter attırdı. Bastırılması için derhal sert müdahalelere başlandı.
Hz. Musa dönemdeki Firavun, kendi zulüm düzeninin bekası adına tedbiri, o sene doğan tüm erkek çocuklarını öldürterek almıştı. Fakat Kadir-i Mutlak, Hz. Musa’nın bebeklik çağından itibaren bizzat Firavunun sarayında yetişmesini murad etti. Firavunun kalbine onun sevgisini yerleştirdi.
Kendi sonunu getirecek olan çocuğu babalık şefkatiyle yetiştirmesi, eğitimi için emek vermesi, Yüce Allah’ın Hakim-i Mutlak, Kadir-i Mutlak olduğunun delillerindendir.
İslam dünyasından bir türlü gelmeyen üçlü direniş hamlelerinin, bizzat kendi içinden gelmesi Amerika için artık bir beka sorunudur.
Güç dengelerinin değişimin habercisi…
Kızıldeniz’i yaracak olan asanın kendisini göstermesi gibi umut verici
“Yed-i beyza”nın gözleri kamaştıran parıltıları gibi heyecan verici
Ve henüz insanlığını kaybetmemiş tüm ruhları diriltecek kadar insanidir.
Batı halklarının Fransız devrimindeki hak taleplerinin çok çok ötesinde bir Hak- Batıl mücadelesi artık başlamıştır.
Önüne geçilmesi imkansız olan daha büyük bir devrim tüm insanlık için, tüm insanlık adına kucağını açmış beklemektedir.
Zihinlerdeki özgürlük, barış, adalet, kardeşlik şablonlarının çok daha ötesinde olan insani değerleri temsil eden İslam’ın bizzat Batılı halklar tarafından talep edileceği bir bayramın arifesindeyiz.
Aksa Tufanı gösterdi ki artık ne dünya yeni bir dünya ne de insanlık yeni bir insanlık olacak.
Artık İslam, kendisini tıpkı Asr-ı Saadet ve Gazze’deki gibi temsil edecek yeni temsilcilerinde diriliyor.
Yüzlerce yıldır Batılılar tarafından uyuşturulan köhne zihinlerde, uyuşturulmuş ruhlarda temsiliyeti zayıflamış İslam, Gazze ile Batı arasında samimi bir köprü kuruyor.
İslam güneşi yeniden doğmak için Batı göğündeki yerini alıyor.