• DOLAR 34.321
  • EURO 37.361
  • ALTIN 3032.764
  • ...

Sömestr tatilinin başlamasına birkaç gün kaldı.

Çocuklar sabahın erken saatlerinde, soğukta ve karanlıkta uyanmamanın, hafta içi her gün okulda olma ve ders çalışma zorunluluğundan kurtulmanın keyfini çıkartma hayalleriyle karne gününü bekliyor.

Son hafta derslerin boş geçtiği bahanesiyle okula gitmeyenler de az değil.  

Maalesef birçok çocuk, tatilin ikinci haftasına girerken okul maratonuna tekrar dönmek için gün saymaya başlıyor.

Tatilde çocuklarından yaka çırpan, bir an önce bitmesini bekleyen "İyi ki okul var, çocuklar gidince kafamız kulağımız rahat ediyor" diyen annelerin sayısı az değil.

Peki bu hale nasıl geldik. Niye çocuklar eve sığmıyor, bocalıyor, anneler onlardan yaka çırpıyor, tatilin gelmesini bile istemiyor?

Tabi okul dönemi sıkı bir disipline alışan çocuklar, tatille birlikte birden boşa düşüyor. Beraberinde  başıboşluk, düzensizlik, can sıkıntısı geliyor.

Bu durumda annelerin tatile özel, esnek bir disiplin paketi hazırlaması zorunlu görünüyor.

Üstelik bunun temeli daha çocuklar küçükken atılmalı. Evin standart disiplin kuralları zaten olmalı. Herkesin her istediğini yaptığı, çocukların sorumluluk almadığı, ebeveynlerin belli başlı davranışları çocuklarına zorunlu kılmadığı evde huzurun, uyumun, dayanışmanın, sağlıklı bir iletişimin, empatinin olması neredeyse imkansız.

Hayat boşluk kabul etmiyor, direk gaflete, huzursuzluğa, başıboşluğa kapı aralıyor. Kullarını herkesten iyi bilen Rabbimiz İnşirah Suresi 7. Ayette "Bir işi bitirince başka bir işe giriş, onunla uğraş" buyuruyor.

Aile içi disiplinden anlaşılması gereken 'Ebeveyn ve çocukların tavır, davranış ve sorumluluklarını düzenleyen, yazılı olmayan kural ve beklentilerdir'.

Canı isteyenin geç saatlere kadar uyanık kaldığı, istediği her şeyi izleme özgürlüğüne sahip olduğu, herkesin farklı saatlerde uyanıp, farklı saatlerde kahvaltı yaptığı, annenin pişirdiği yemekler yerine herkesin canının istediği şeyi yediği, ev işlerinin büyük bir kısmının anneye kaldığı bir evde ne dirlik ne düzen ne hayır ne de bereketten söz edilebilir.

Onun için özellikle anneler çocuklarına küçük yaşlardan itibaren yatma ve kalkma saatlerini belirlemeli ve bu kurallara uyulması konusunda taviz vermemelidir. Okul dönemi erken uyanma zorunluluğundan kurtulan çocuklar için ideal bir uyanma saati belirlenmeli ve herkesin acıkma durumuna göre ortalama bir saatte kahvaltıya oturulmalıdır.

Evdeki herkesin ev içi-dışı sorumlulukları belirlenmeli, çocuklar ev işlerine kesinlikle dahil edilmelidir. Özellikle kız çocukları annelerinin yaptığı tüm ev işlerini ufak yaşlardan itibaren kademe kademe sorumluluk alarak öğrenmelidir.

Çocuklarına sorumluluk veren anneler onların kendilerine ve başkalarına karşı saygı duyma, empatik davranışlar gösterme yeteneğini geliştirmiş olurlar. Her şeye hazır konan çocuklar çağın vebası olan bencillikten kurtulamazlar. Kendisini merkeze alan, başkasını umursamayan, vefasız, arkasını döndüğü gibi kendisine iyilik yapan insanları unutan bencil insanları toplum içinde kimse sevmez. Böyle yetişen çocuklar ileride ebeveynlerini de yalnızlığa terk ederler.

O halde çocuklarımız konusunda yanlış giden şeyler varsa ilk önce kendimizi yoklamakla işe başlamalıyız.

Onları masa başına mahkum eden, ev içindeki anne-babadan, akrabadan kopartan, insanın kalitesini diplomaya, kazandığı okula, parası bol olan mesleğe indirgeyen Eğitim Sisteminin verdiği zararları telafi etme adına acilinden kolları sıvamalıyız.

Onları muhakkak misafir ağırlama, misafirliklere gitme, akrabaları sorma işine ortak etmeliyiz. Odalarına kapanmalarına izin vermemeli, ellerine geçirdikleri telefonlardaki kötülükleri emzik misali emmelerine fırsat vermemeliyiz.

Tatili özel birlikte kitap okuma, Kur’an okuma, cemaatle namaz kılma, hep birlikte bir şeyler dinleme, izleme, sohbet etme vakitleri belirlemeliyiz.

Üstelik tatile özel disiplin paketimiz, ev hayatının tadını, tuzunu kaçıracak nitelikte olmamalıdır. Çocuklar dört beş yaşına kadar yap dediklerimizi yapar, yapma dediklerimizi yapmazlar. Sonrasında ise bunları neden yapıp neden yapmamasını istediğimizi sorar, tatmin olmayı isterler. Mantıklı, vicdani ya da imani gerekçelerle açıklama yaptığımız takdirde hem severek yaparlar hem de aldıkları bilinç onlarda bir 'öz denetim duygusu' oluşturur. Bu duygu sayesinde bizim yanlarında bulunmadığımız zamanlarda da koyduğumuz kurallara uymaya devam ederler.

Örneğin eve gelen misafirle oturup ilgilenmek istemeyen çocuğumuza misafir ağırlamanın sevabını anlatıp ruhunu doyurursak misafirle ilgilenmekten keyif alacaktır. Akraba ve hasta ziyaretinin Allah katındaki değerini, önemini bilmeleri onlar için itici bir güç olacaktır.

Tatili çocuklarınızla en verimli bir şekilde geçirmeniz temennisiyle hayırlı ve verimli tatiller.