Hedefiniz Aileyi Korumak Mı, Yoksa Yıkmak Mı?
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kadını ve aileyi koruma adına her tarafta paneller düzenlendi devletin kurumları tarafından. Ne kadar da çok kadınları düşünenler vardı bu ülkede. Artık devlet eliyle kadın koruma altına alınıyordu. Ne âlâ!
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)`nün Türkiye Direktörü olan Ümit Efendioğlu kadar kadının vazifelerinin ne olması gerektiğini, neleri hayatının ikinci planına atması gerektiğini herhalde hiç kimse akıl edememişti. Ne yapsın? O da bir kadın olarak kadının özgürlüğünü elde etmesinin çalışmaktan geçtiğini ev işlerini ve çocuklarını bahane etmeyip iş ortamlarına atılması gerektiğini söylüyordu.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)`nün Türkiye Direktörü olan Ümit Efendioğlu kadar kadının vazifelerinin ne olması gerektiğini, neleri hayatının ikinci planına atması gerektiğini herhalde hiç kimse akıl edememişti. Ne yapsın? O da bir kadın olarak kadının özgürlüğünü elde etmesinin çalışmaktan geçtiğini ev işlerini ve çocuklarını bahane etmeyip iş ortamlarına atılması gerektiğini söylüyordu.
Türkiye`de sadece 14 bin tane sokak çocuğu var. Yıllardır modernizm adı altında kadınlara evlatlarını yük göstererek göstere düşman ettiniz. Sonunda o çocuklar annelerinden görmedikleri sevgi ve şefkati sokaklarda aramaya yöneldiler. Vicdanları modaya, giyime, eşyaya modlanmış annelerinin kucaklarında ısınamadılar. Ama sokakta yaktıkları ateşin etrafında birbirlerine sevgi ve yakınlık duyarak ısındılar. Evlerini buz gibi yaptınız o çocukların. Kadının ruhundaki şefkati aldınız. O sokaklardaki çocuklara sözde çareler düşünüyorsunuz şimdide.
Neden nesilleri kurtarma adına annelerin aklına parayı, işi, dışarıyı sokuyorsunuz da evlatları için kucaklarını ısıtmıyorsunuz? Annelerden yıllardır çalınan şefkati yeniden onarmaya çalışmıyorsunuz.
Şehir şehir yaptığınız ‘Kadın ve Aileyi Koruma` panellerinize anneliğin nasıl olacağını, bir yuvanın nasıl ayakta kalacağını anlatmıyorsunuz da bir kadının nasıl işçi olacağını anlatıyorsunuz? Bu mu sizin aileyi koruma safsatanız. Hem siz kadına vazife biçerken kadını Yaradan`a hiç sordunuz mu? Acaba O, ne vazife biçmiş? Yoksa siz, Yaradan`dan daha isabetli karar verdiğinizi mi düşünüyorsunuz?
Neymiş efendim? İşgücüne dâhil olmayan kadınların % 60`ını engelleyen neden, kadınların ev işleriyle meşgul olmasıymış. Çalışan kadınların büyük bir kısmı da çocuk doğurunca işten çıkıyormuş. Bir iş yerinde çalışanların % 80`i erkek iken % 20`si kadından oluşuyormuş. Bu sayı arttırılmalıymış.
Mademki işyerlerine işçi lazım, iş bulamadığı için evine ekmek götüremeyen ve çocuklarını çalıştırmak zorunda kalan babaları neden işe almıyorsunuz?
Kadınları annelik vasfıyla tanımlayan ataerkil toplum yapısından sıyrılmak gerekirmiş. Kadın, çalışmasına engel olan muhafazakâr kültürel önyargılarla mücadele edip çalışmalıymış. Öyle söylüyor Efendioğlu da. Tıpkı devlet eliyle yapılan panellerdeki konuşmacıların söylediği gibi.
Yani daha açık konuşmak gerekirse kadından şunu istiyorlar: “Kocanın fıtratındaki sana karşı beslediği sahiplenme, himaye, denetleme olgularına karşı savaş aç! Kocana ve çocuğuna hizmet ve hürmet etmekle ömrünü geçirme! Dışarı çık! İşyerindeki patronunun vereceği işler seni özgürlüğüne(!) kavuştursun. Eğer kocan sana hesap sorarsa hemen polise haber ver. Biz arkanda olup sana karşı olacağı her tavrın hesabını soracağız. Seni işyerinden kopartacak olan çoluk çocukla uğraşma!”
Yazıklar olsun size!
Yazıklar olsun! Kadına kocasını ve çocuğunu düşman edip patronlarına sevdirmeye çalışanlara…
Yazıklar olsun! O aileyi koruma adına paneller düzenlediğini söyleyip kadını Allah`ın verdiği yüce makamdan indirme adına tuzaklar kuran, boynuna zincir takmaya çalışan ve zincirin ucunu elin adamlarının eline veren zihniyetlere…
Yazıklar olsun! Nesillerin öğretmeninin yüreğinden şefkati çalıp şefkati sokaklarda arayan 14 bin çocuğun sahipsizliğini göz ardı edenlere…
Yazıklar olsun! Merhametsiz, vicdansız nesillerin tohumlarını annelerin yüreklerine kazıyanlara…
Yazıklar olsun! Zayıf ve aciz olduğu için kocasının himaye ve ilgisine ihtiyacı olan kadını erkekleştirip himayesiz, ilgisiz, sevgisiz ve sahipsiz bırakanlara... Bu sayede ocakları söndürenlere, evlatları yitik bırakanlara…
Yazıklar olsun! Kadına ev işlerini sıkıcı gösterip en ağır işlerde ucuz köleler olarak kullananlara…
Yazıklar olsun! Kadındaki kocasına karşı aidiyet duygularını, evlatlarındaki ailesine karşı aidiyet duygularını köreltenlere…
Onlara soruyorum bu yamayı kimden aldılar diye. Yoksa kadınıyla, erkeğiyle çalıştığı için çocukları kreşlerde anne kokusu ve sevgisinden mahrum büyüttüğü için çöken sosyalist Rusya`dan mı? Şunu unutmasınlar ki onlar bile nesillerini kaybetmeme adına, çocukların sokaklara düşmemesi adına kadınları iş ortamlarına çekme uygulamasından geri adım attılar.
Yetkililere, bu uygulamadan vazgeçmedikleri ve aileyi bozucu bu panellere devam ettikleri sürece veballerinin artacağını belirtmek istiyorum. Bu dünya geçicidir. Daimi olan yerde her şeyin hesabı vardır. Bu kirli oyunların hesabı elbet sorulacaktır.