• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Onlar bizim rol modellerimiz! Biz Müslüman kadınların...

Yaradan'ımızın bize örnek olarak işaret buyurduğu inci tanelerimiz!

Hz. Meryem'imiz, Hz. Fatıma'mız, Hz. Asiye'miz, Hz. Hatice'miz ve hanım sahabelerimiz...

Kendilerini her andığımızda yaşadıkları o manevi dünyanın iklimini, ruhunu içinde bulunduğumuz ana taşıyan annelerimiz.

Onlar, modern çağın kendimiz olmamıza, kendimiz kalmamıza izin vermeyen, her dönem ürün pazarlar gibi kimlik pazarlayan, 'ya böyle olacaksın ya da hiç' dayatması karşısında kimliğimizi kaybetmeyelim diye yol gösteren yıldızlarımız.

Biliriz! Yıldızlara ulaşılmaz, ama her zaman ideal olarak en yüksek yerde dururlar. Onlara uzandıkça doğru yol, ışıklarıyla aydınlanır ve istikameti görürüz.

Bir Hz. Meryem'imiz var bizim!

O, bedeninin teşhirini zevk ve kazanç haline getiren, yaşamını bakışlara, tıklanma sayısına, görülmeye, beğeniye adayan hayâ yoksunu cehennem çağırıcılarının seslerinin en fazla duyulduğu, grup grup insanı cehenneme doğru sürüklediği bir zamanda elimizden sımsıkı tutan hayâ güneşimiz.

Bir kadın için asıl itibarın, asıl kazancın gözlere hapsolmakta değil, gözlerden sakınmakta olduğunu öğreten öğretmenimiz. Hani kendisine Beytül Makdis'te su taşıma görevi verilmişti de,10 yaşlarına geldiğinde Zekeriyya Peygambere görevini değiştirmesini, su taşırken erkeklerin önünden geçtiği için çok utandığını söylemişti. Üstelik üzerinde çadır gibi tesettürü olduğu halde...

Eyvahlar olsun bize tertemiz ve iffetli Meryem!

Eğer kız çocuklarımızın doğuştan verilen hayâ duygularını koruyamaz isek eyvahlar olsun bize...

Bugün statülerinin adam ettikleri, Hz. Meryem'i iffetsizlikle itham etmeye kalkarlar da, hayâ damarlarımızı ta kökünden kurutmayı isterler.

Dilleri kurusun! Aslında iffetsizliği normalleştirmeyi isterler...

Bir Hz. Fatıma'mız var bizim!

Zühdün, kanaatin, takvanın zirvesi. Cennet hatunlarının efendisi. Hani ev işlerinden ve ufak çocuklarına koşturmaktan yorgun düşen bedenini fark eden Hz. Ali, 0'na Resullah'dan bir hizmetçi istemesini söyleyince o, durumu Resullah'a bildirmekten hayâ etmişti. Konuyu Hz. Ali açmış ve Resulullah'ın verdiği cevap şu olmuştu 'Ey Fatıma sana istediğini verirdim ama şuan mescitte 400 kişi aç ve giysisiz. Sabret kızım, sabaha ve akşama ulaştığında 33'er defa subhanallah, elhamdülillah, Allahu Ekber diyerek Rabbini tesbih et. Hz. Musa da karısıyla birlikte tam 20 yıl çuhadan yapılmış bir döşekte yattılar'.

Allahu ekber! Allahu Ekber! Allahu Ekber!

Bu olay insanı aldatıcı olan dünyanın, süsüne ve gösterişine karşı nasılda kendine getiriyor, kanaati, muhtaçlar için kendi ihtiyaçlarından fedakarlık etmeyi öğretiyor. Kendinden daha müşkül durumda olanlarla empati yaptırıyor.

Resullah (sav) sıkıntıların ilacı olarak kızını Allah'ın zikrine ve sabra yönlendiriyor. Hz. Musa ve hanımını hatırlatarak, kemalin zühd ve takva ile elde edilebileceğine işaret ediyor. Fakirlik içinde hayatını sürdürdüğü halde, eline geçen en ufak şeyi dahi bir muhtaca vermekten çekinmeyen Hz. Fatıma konuşulduğunda ağlamayacak, etkilenmeyecek, hayatını tekrar tekrar sorgulamayacak, nefsini hesaba çekmeyecek bir Müslüman kadın var mıdır acaba?

Yoktur, olmaz da...

Çünkü fıtrattır Fatıma, Fıtrata çağırır, fıtratı uyandırır, fıtratı harekete geçirir. İnsanı en latif damarından yakalar da için için sızlatır.

 Hz. Asiye'miz de var bizim!

Kocası Firavunun zulmü altında inim inim inlerken yüzünü tüm zenginliklerden çeviren, makamın, şöhretin, saltanatın iman karşısındaki değersizliğini öğreten Hz. Asiye'miz. Dünyalık makamların en büyük gayenin yerine oturtulup insanları yarışa soktuğu, rekabeti ve aç gözlülüğü doğurduğu bir dönemde 'Rabbim bana kendi katında bir ev yap' sözünün mealini öğreten annemiz. Onu her andığımızda, hayatın yarış değil, imtihan olduğunu, makamın lütuf değil, hem araç hem emanet olduğunu, bu dünyada ev sahibi değil, yolcu olduğumuzu öğretir bize...

Bir de Hz. Hatice'miz var bizim!

Kocası Resulullah'a, herkesin terk ettiği bir zamanda sahip çıkan dağ gibi dimdik bir kadın. Müslümanları evlatları gibi görüp onların dertleriyle kuşanan zorluğun kadını. Modern çağın güçlü kadın imajını yerle bir eden hayatıyla, gerçek gücün erdemli bir hayatla elde edilebileceğini öğreten annemiz. Onu her andığımızda, çağlar ötesinden uzattığı şefkatli elleriyle asrın yorduğu yüreklerimizi okşar ve teselli verir.

Bizim rol modellerimiz, hayatlarıyla resimler olarak hafızamızda yerlerini korurlar. Onları hangi sıklıkla hafızamızdan çıkartır gündem edebilirsek bize o kadar yol gösterirler. O kadar aynada benzeşiriz onlarla. O kadar yakınlaşır ünsiyet kurarız zamana ve mesafelere rağmen. O kadar onlardan uzanan zincirin halkası içinde bizde yerimizi bulabiliriz.