• DOLAR 34.484
  • EURO 36.416
  • ALTIN 2953.761
  • ...

    İslam Ümmeti en az iki yüz yıldır hasta, tutsak. Seküler dünyanın hastalara müşteri gözüyle baktığı, iyileşmesin diye şifa tasında zehir sattığı hastanesi/devletçikleri hükmünde olan batı medeniyetinin kucağında yatıyor. Batı tüm marifetiyle sömürmeye hatta kanını içmeye devam ediyor(du). Ama zalimin sonu, batının batışı, siyonist vahşilerin hüsrana uğrama zamanı geldi. Bundandır ki kudurdukça kuduruyorlar, azdıkça azıyorlar, vahşileştikçe vahşileşiyorlar.

   İkinci dünya savaşında yaralanan Osmanlı askerleri şifahanelerde tedavi olduktan sonra hasta takip çizelgelerine “Taburcu” diye yazılırmış. İyileşen gaziler hastaneden taburcu edilirmiş. Malumunuz tabur askeri bir terim. İyileşen ve şifahaneyle ilişiği kesilen askerlere, cihada katılması için tekrar taburuna dönebilir anlamında taburcu oldu denilirmiş.   

   Günümüze kadar gelen ve anlamını dahi bilmediğimiz bu anlamlı terim bile ne derece hasta edildiğimizi göstermek açısından yeter de artar.

  Evet, 7 Ekim Aksa Tufanı cihadından bu yana ümmet taburcu olmaya başladı. Yani iki yüz yıllık hastalığından/batı hegemonyasından kurtulup tekrar cihad meydanlarına koşmaya koyuldu.

  Ümmetin taburcu olmasını engellemeye çalışan seküler batı müşterilerini/sömürgelerini kaybetmenin endişesine pek de girmiş gibi görünmüyor. Çünkü sömürgelerinden devşirdikleri kazançları umduklarından daha çok oldu. Şu an iliklerine kadar işlenen korkunun asıl nedeni Müslümanların taburcu olmaya başlaması.

 Çünkü taburcu olmak, cihad meydanlarına dönmek, zalimlere meydan okumak, sömürgecilere dur demek.

  Besledikleri siyonist vahşilerin bir yıldır işleye durdukları cürüm, vahşet, soykırım ve katliamların, kendi sonlarını getirebileceği gerçeğini hiç hesaba katmamışlar. Sırtlan sürülerinin ömrünü uzatmış olsalar da ormanlar kıralı aslanı uyandıracaklarına hiç ihtimal verememişler.

  Batı yüzyıllardır kurmuş olduğu sömürge düzenini yani kanlı/konforlu hayatını, büyük bir aptallık ile kendi eliyle yıkmıştır.

   Evet,  batı batacak ve doğu doğacak.

   Tohum çatlayacak, kırılacak, yeşerecek, büyüyecek, kök salacak, meyveye duracak, sadra şifa olacak ve herkes bunu görecek. Cihad tohumu.

  Çok yakında hasta edilmiş ümmetin tamamı taburcu olacak. Vehn ile uyuşturdukları adalelerimizi, siyonist sırtlanlar uyandıracak.

   Sonrası mı?

   Hele tamamımız bir güzel taburcu olalım da gerisi kolay. Basit ve hızlı...

  Bakın 1948 yılından beri taburcu olmuş bir avuç mücahid nasıl da şer ittifakına karşı cesurca mukavemet etmekte. Sabrın, azmin, cesaretin zirvelerinde nasıl da umudu/ufku izlemekte..  Bu bir avuç mücahid Allah'ın izni ve inayetiyle ümmetin tüm fertlerine şifa dağıtacak ve ümmet topyekûn taburcu olacak.

İşte o zaman cihad meydanları zülfikar bilenmişlerle dolacak, coşkun sel misal taşacak... Sömürgecilerin maşası olan tüm tağuti sistemler bir bir çökecek, zalim ve despotlar tek tek derdest edilecek, kan içici düzenler yıkılacak, maskeler düşecek, hainlerin kökü kazınacak ve dünya daha adil, daha temiz, daha hür olacak. İnsanlar insanlığa erişecek.

  Evet, yaşanabilir bir dünya için ümmetin taburcu/hür olma vakti gelmiştir.