• DOLAR 34.312
  • EURO 37.22
  • ALTIN 3018.549
  • ...

Dikkat edelim. Tarihsel olarak insanlar arası toplu şekilde yapıla gelinmiş kavga ve kargaşalar için bilindik kavramlar olan savaş, harp, kıtâl veya ezâ kullanılmıştır. İslam Hukuku biz Müslümanlar ile gayri müslimler arası oluşabilecek bu tür durumlar için bilinenin dışında yeni bir kavram kullanmıştır: Cihad!

   Evet, cihad ne harptir, ne savaştır, ne kıtaldir ne de bir başka kelimedir.

   Çünkü cihad tabiri, harbin içinde var olan kişisel ve toplumsal kinlerden beridir. Savaşın özünde bulunan çıkar ve menfaatten de… Kıtâlin veya ezânın içinde bulunan sadist ve egoist yangından da beridir.

  Cihad evvela, içerisinde fikir endişesi bulunan saldırganlıkları, inancı galip kılma hezeyanını ve eneputunu doyurma köleliğini tamamen reddeder.   

  Evet, cihad, insan ile İslam arasındaki tüm engelleri kaldırarak insanın hiçbir baskı altında olmaksızın hür ve özgün bir şekilde karar vermesini sağlar. Cihad kula kulluğa son verip insanların Rabb-i Rahman’a kul olmasının yolunu aralar.

  Fikirsel, fiziksel, dini ve içtimai alanların tümünde sömürülmeyi ve sömürmeyi kaldırmak için vazgeçilemez bir gayret halidir cihad. Sömürgecilere, despotlara, zalimlere, tağutlara, nemrut ve firavunlara karşı bir başkaldırıdır.

   Bu nedenle cihad hem nefse, hem şer ve şeytana karşı, hem azmış ve kudurmuş düşmana hem de kan emici sömürgecilere ve hukuksuz, hadsiz haydutlara karşı verilen hukuki ve ahlaki mücadelenin her türlüsünü içine alan zengin bir kavramdır. Kötüyü yetkisiz, kötülüğü etkisiz kılmak için insanlığın vazgeçilmezidir cihad.

  Cihadın bu mukaddes mücadelesinin canla, malla, kalemle, sözle, resimle veya bir başka yolla yapılmış olması öz itibarıyla hiç fark etmez. Evet, kıymet ve ehemmiyet dereceleri değişik olabilir ancak öz ve içerik aynıdır.

   Bugün Gazze’nin kahraman Müslümanları cihadın her kıdem ve kademesini muazzam bir şekilde ifa ediyorlar. Cümle cihanın kâfirlerine karşı yılmadan, korkmadan, bir an bile geri adım atmadan cesurca, Müslümanca cihad ediyorlar. Vahşi düşmanları gibi hukuksuz, hadsiz, vicdansız davranmıyorlar. Aşağılık yaratıklara karşı insanca hem de ulvî insanlar gibi mücadele ediyorlar.

   Peki ya biz diğerleri, cihad kavramının bu engin kapsayıcılığı içerisinde yapılabilir bir mücadelemizin olduğunu göremiyor muyuz?

 Hayat iman ve cihaddır. İman varsa cihad için imkân da vardır.

  “Allah'a ve Resulüne inanırsınız, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda savaşırsınız. Eğer bilirseniz sizin için en iyisi budur.”(Saff 11)

  Hz. Peygamber, Bedir Savaşı’nda keşif vb. özel görevlerde istihdam ettiği savaşa bilfiil katılmayan sekiz sahabiye ganimetten hisse vermiştir. Gazze Cihad’ına bilfiil katılamıyoruz ancak istersek istihdam edilmişçesine direk veya dolaylı olarak cihada katılabiliriz. Asrımızın en muazzam cihadına yararlılık gösterebiliriz. İnfak ve duamızla, gösteri ve protestolarımızla direk, boykot ve bilinçlendirme ile de dolaylı olarak…

   Gazze’nin cengâver mücahidlerine canımızla destek olamıyorsak da, malımızla, kalemimizle, sözümüzle, yeteneklerimizle veya bir başka yolla destek olacağız ve olmalıyız.

   Hatırlayalım, Şehid Komutan Dr. İsmail Haniye şöyle demiyor muydu?

  “Gazze’deki Cihadımız için gönderilen yardımları bağış olarak kabul etmiyoruz. Yardım gönderenleri cihada bizzat katılmış ve cihadta pay sahibi olarak kabul ediyoruz.”

   Öyleyse durmayalım, durulmayalım… İnfaklarımızı, dualarımızı, tebliğimizi arttıralım. Bu güzelim cihada bizzat katılmış olalım. Cennetlere sebep bu cihadta pay sahibi olmayı kim istemez ki?

   Boykot ile bilinçlendirme ile uyaralım, uyandıralım. İsrail terör devleti yerle yeksan olup yok olsa da boykotumuz var olacak. Cihadımızın, infağımızın, duamızın her daim var olacağı gibi...