İslam`ın ahlakı hayâdır`
Hayâ duygusu, küçükten büyüğe bütün insanlarda doğuştan var olan fıtri bir erdemdir. Karakter ve kişiliğimizi yansıtmamızda bize yön veren bir olgudur. Hayâ, bireye ait ahlâkî bir özellik olmanın yanında, toplumsal huzurun ve birlik-beraberliğin oluşumunda da önemlidir.
Bu duygunun temelini ve esasını Allah`tan hayâ etmek oluşturur.Çünkü Allah`tan hayâ eden kişi insandan ve kendinden de hayâ eder. Günlük hayatımızdaki sosyal ilişkilerimizin sağlıklı bir şekilde devamı için insanın Allah`tan hayâ etmesi gereklidir. Peki, Yüce Allah`tan hayâ etmek nasıl olmalı? Allah`tan hayâ etmek; O`nun emirlerine uyup nehyettiklerinden kaçınmak, nefsin ve şeytanın tuzaklarından, kötülüklerinden uzak durmak ile olur.
Kısacası, kulun Allah`ın istemediği bir iş ve hâl üzere bulunmaktan uzak durması yani günahlardan uzaklaşması hakiki utanmadır. Günahı işlerken Allah`ın gördüğünü bilmeli, bu yaptıklarının karşılığının ceza olarak verileceğini düşünmelidir. Hz. Peygamber (sav); “En kötü kul, hevasına kul olup da dalâlete düşen kimsedir.” buyurmuştur. (Tirmizî)
Hayâ ve utanma duygusu Allah`a, insanlara ve kişinin kendisine karşı olur. Allah`a karşı hayâ, O`nun emir ve yasaklarına uymak ve yasaklarından kaçınmakla olur.İnsanlara karşı hayâ, sadece bir grup için değil bir kişiye karşı dahi çirkin söz, davranış ve tutumlardan uzak durarak olur. Kişinin kendine karşı hayâsı ise, ağırbaşlı ve edepli olmasıdır. Hayâ iman ile bütünleşmiştir. Allah Resulü hayâ ile iman arasında çok sıkı bir bağ olduğunu vurgulayarak şöyle buyurmaktadır:
“İman yetmiş küsur şubedir. En üst derecesi ‘lâ ilâhe illallah` demek, en alt derecesi de geçenlere zarar verecek şeyleri yoldan gidermektir. Hayâ da imandan bir şubedir” (Buhari) hadisi, bu ilişkinin anlamlı bir ifadesidir.
Bizim maddi yönümüz olan bedenimize canlılık katan, hareket etmesini sağlayan nasıl ki ruh ise, manevi hayatımıza ışık tutup aydınlatan, ayakta tutan, çepeçevre koruyan ve dışarıdan gelecek olan tehlikelere karşı kalkan olan duygu ise hayâdır. Hayânın bu denli öneminden dolayı Peygamberimiz (s.a.v),“Her dinin bir ahlâkı vardır. İslâm`ın ahlâkı da hayâdır” buyurmuşlardır.
İnsanoğlu geçmişten bu yana hayâ duygusunun iyi telkinleri ile nefis-şeytanın kötü telkinleri arasında mücadele etmektedir. Allah`ın ipine sıkı sıkı sarılan ve utanma duygusunu kaybetmeyen kişi, sâlih ameller işlemeye yönelir; kötülük ve haramlardan uzak durur. Bunun zıttı olarak bu yolda gevşeklik gösterir, hayâ perdesi de yırtılmış ve nefsine ve şeytana yenik düşmüş insan ise kötülük ve haramları kolayca işleyebilir. Bu tür insanlar Allah`tan hayâ etmediklerinden dolayı insanlardan utanmaları beklenmez. Her türlü günahları açıkça işlerler.Hz. Peygamberin, “Utanmadıktan sonra dilediğini yap, sözü, insanların ilk peygamberden itibaren işittiği sözlerdendir”
Sonuç olarak; bizler Kur`an ve sünnetin istediği doğrultuda tesettüre bürünmeli ve bu doğrultuda yaşamalıyız. İnsan edebe aykırı bir harekette bulunduğunda kalbinde bir sızı hissetmeli ve yaptıklarından dolayı ızdırap duymalıdır.
İyi ve güzel bir gelecek için hayâ sahibi olan kullardan olmak dileğiyle… Allah`a emanet olun.