• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

“Kıyamet günü insan, beş şeyden sorulmadıkça bırakılmayacaktır: Ömrünü nerede tükettiğinden; ilmi ile amel edip etmediğinden; malını nereden kazanıp nereye harcadığından ve bedenini nerede yıprattığından sorulacaktır” (Tirmizi)

İnsan, yaratılmışların en üstünü, en mükemmelidir. İnsanoğlu şu an içinde bulunduğu hayatı yaşanabilir kılmak için kendisine birtakım sorumluluklar verilmiş ve mükellef konumuna getirilmiştir.   Günah ve hatalar işlemeye müsait olan insanoğlu, sorumlu bir varlık olarak belirli bir amaç çerçevesinde yaratılmıştır. Sorumluluk duygusu, insanın yaralatışının temelini oluşturur. Dünya ve ölümden sonraki hayatta cennet nimetlerinden faydalanması, kişinin yaşadığı dünya hayatında kendisine yüklenen sorumluluklarını yerine getirmesine bağlıdır.

Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onun karşılığını alır, kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür. Bilinçli hareket edilerek söylenen her sözün ve yapılan her davranışın karşılığının verileceğini bilerek hareket etmeliyiz.  Yüce Allah Kur`an-ı Kerim`de düşünüp bilinçli hareket eden bireylerden oluşan toplumların, hem dünyada hem de ahirette mutluluğu yakaladıklarını bize haber vermektedir.

İyi ve güzel ahlaklı bir toplumun oluşması için fertlerin iyi olmaları ve sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekir. Bu bakımdan herkesin elini taşın altına koyup sorumluluklarını yerine getirmesi gerekir. Çünkü sorumluluk ferdidir. Sorumluluk bilinci içinde davranan insan hayatında başıboşluğa, anlamsızlığa yer vermez ve kendisini uğraştıracak boş işlerden uzak durur. Sorumluluk sahibi kişiler, yapacakları her işte ve söyledikleri her sözde dikkatli olmaya çalışırlar.

“Hepiniz yöneticisiniz ve hepiniz yönettiklerinizden sorumlusunuz. Devlet başkanı yöneticidir ve yönettiklerinden sorumludur. Erkek, eşi ve çocuklarının yöneticisidir ve onlardan sorumludur. Kadın, eşinin evinde yöneticidir ve yönettiğinden sorumludur. Hizmetçi/işçi işverenin (uhdesine verdiği) malının/işinin yöneticisidir ve yönettiğinden sorumludur.” (Buhari)

Bu hadis-i şerif bizlere öğüt vermekte ve sorumluluklarımızı hatırlatmaktadır. İnsanın en büyük isteği dünya ve ahiret saadetini yakalamaktır. Bu mutluluğu yakalamak, insanın Allah`a ve yaratılanlara karşı görevlerini sorumluluk bilinci içinde yapmasına bağlıdır. Yani herkesin üzerine düşen görevi en güzel şekilde, içten ve isteyerek yerine getirmesi; insanların huzurlu, sağlıklı ve güven içinde yaşamasını sağlar. Yapılan yanlışların çoğu sona erer ve birbirini seven bir toplum oluşur. Kur`an-ı Kerim`de Cenâb-ı Allah “Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız.” ”Sizi boş yere yarattığımızı ve gerçekten huzurumuza geri getirmeyeceğimizi mi sandınız?” “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanıyor?”  (Kıyamet Suresi,36) buyurmaktadır.

Kişinin sorumluluk görevi kendinden başlar, ailesine, çocuklarına, akrabalarına doğru devam eder.  Bakınız Yüce Allah bir ayetinde bu hususu bize şöyle bildirmektedir. “Ey iman edenler!  Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.”( Tahrim,6)  Allah Teâlâ bu ayette herkesin, önce kendi görev ve sorumluluklarını bilmesini, varsa kötü davranışlarını, yanlışlarını terk edip iyiye dönüştürmesini, daha sonra da eşine, çocuklarına,  güzel davranışlarda bulunması, sorumluluklarını öğretmesi ve gerektiğinde hatırlatması gerekir.

Sorumluluklarımızı yerine getirip iyi ve güzel ahlaklı bir kul olma temennisiyle..