• DOLAR 34.925
  • EURO 36.29
  • ALTIN 3013.89
  • ...

Bir iş yerinde amaç, sadece biraz kar etmek değil, karı maksimize etmektir. Kazancın artırılması; masrafların düşürülmesi, kar marjının artırılması veya cironun yükseltilmesi şeklinde olabilir. Rekabet ortamının had safhada olduğu bir piyasada, kar marjını yükseltmek ancak malı iyice araştırıp kaliteyi düşürmeden daha uygun fiyata almak ile mümkündür. Alırken kazanmak mantığı diye tabir edilen şey budur.

Masrafları düşürmek: Personel sayısını düşürmek ya da fatura giderlerini azaltmak şeklinde olabilir. Ancak personel sayısını azaltmak her zaman uygun olan bir yol değildir. Çünkü işçinin ekmeğini kesmek, işçiyi işsiz bırakmak etik değildir. İşçiyi işten çıkarma yerine, işçinin daha iyi çalışmasını sağlamak, kazancı artırma çabası içerisine sokmak daha doğrudur. İşçi olarak çalışanların işi sahiplenmelerini sağlamak, tezgâhın albenisini artırmalarını sağlamaya çalışmak daha mantıklıdır.

İş yerlerinde ben, bizden bağımsız değildir. İşletmenin kazancı aynı zamanda çalışanın da kazancıdır.  Çalışana iş sorumluluğunun kazandırılması, işi sahiplenmesinin sağlanması verimliliği artıracaktır.

Bilinç sahibi çalışanlar, işçi olarak çalıştıkları yerde ömür boyu işçi olarak çalışmayacaklarının bilincindedirler. İşveren değil de işçi olduklarından dolayı eziklik duymazlar. Alın teri ile çalışıp helal para kazanabildiklerinden, bir iş kapısı bulduklarından dolayı Allah`a şükrederler.  Gerektiğinde iş sahibine de teşekkür etmesini bilirler. Helal kazanç peşinde olduklarından, günün birinde iş sahibi olabileceklerini bilirler. Çevremiz işçi olup da işveren konumuna çıkan nice örneklerle doludur.

Bir tekstil firmasında ortacı iken dalında yükselip iş sahibi olan ve yanında onlarca işçiye ekmek kazandıran nice kişiye şahit olmuşuz. Hayatın dengesi de bu şekilde işliyor zaten. Bir usta yerine yenilerini yetiştirmezse, mesleği ile beraber ölür gider. Meslek ve ustalık çırakların ustalaşması ve o ustaların iş sahibi olmaları ile gerçekleşir. Kimi zaman çıraklar ustalarını bile geçer. Ustalarının ortaya yapamadığı şaheserler ortaya koyarlar. 

Çoğu kez bir işyerinde çalışan kişi işvereni ile iyi bir geçim içerisinde olduğunda,  o iş yerinin sahibi imiş gibi iş yerinin tüm imkânlarından faydalanabilmektedir.

Bilinçli çalışanlar, işyerlerini ekmek tekneleri olarak görür, işyerini korur, kazancı artırmaya çalışır. Gelen müşteriye güler yüzle davranır. Müşteriyi güzel sözle ağırlar ve güzel sözle uğurlar. İşyerinin kazancını artırırsa, aylığını daha rahat alabileceğini bilir. Yaptığı işi iyi öğrenmeye çalışır. Bu konuda uzmanlaşarak müşteriye daha iyi hizmet etmeye çalışır. Kendi hakkını korumaya çalışırken işvereninin de haklarını korumaya çalışır. Kazancına haksızlığı ve haramı bulaştırmama gayreti içinde olur. 

Resulullah: “Köle Allah`a kulluk ederek onun hakkını yerine getirir ve efendisinin hakkını yerine getirirse onun için iki kere mükâfat vardır. Herkes mahiyetindekilerden mesuldür ve onların çobanıdır”  diye buyurmaktadır. İşçi de mahiyetindekilerden mesuldür ve onların çobanıdır. Bilinçli çoban mesuliyet ve sorumluluğunun farkındadır.

Bilinçli çalışan, işini ve yanında çalışanları sever. İşverenine saygı duyar. “Dost dostunu sever ve kendisi için istediğini onun için de ister.” Kendisine tevdi edilen işi sanki kendisine zulüm ediliyormuşçasına değil de işini muhabbetle, haz duyarak yapar. Rahatlıkla namazını ve günlük ibadetlerini yapabildiği, helal bir kazanç elde ettiği, kendisine zulüm ve haksızlık yapılmayan ve ücreti tastamam ödenebilen bir yerde çalıştığı için Allah`a şükreder. Dünya için çalışırken ahretini unutarak kapitalist ya da materyalistleşmez. Ahiret kaygısına girip dünyasını unutmaz. Dünya ve ahretini beraber yürütme gayreti içerisinde olur.

Basiret ve bilinci açık çalışanlar olma dileği ile Allah`a emanet olunuz.

 

Yazarın Diğer Yazıları