• DOLAR 34.368
  • EURO 36.952
  • ALTIN 2975.192
  • ...
SON DAKİKA

Mekke tüccarı, ticaret yolları üzerindeki kabile ve beyliklerin mallarını alır, Şam, Yemen,  Gazze, Busra ve Habeşistan pazarlarına götürür satarlardı. Bunun karşılığında da bu kabile ve beylikler onların yol güvenliğini sağlardı. İşte bu, ilaf olarak nitelendirilmektedir. Ayrıca Mekke pazarlarına malını satmaya getiren yabancı bir tüccar Mekke`deki yerli bir tüccarla ortaklık kurarak güvenli bir ticaret yapardı. Bir de Mudarebe sistemi vardı ki, malların karşılıklı değişimine dayanan bu sistem, Peygamberimizin dedelerinden Haşim tarafından geliştirilmişti.

Gerek uluslar arası yolların güvenli olması, gerek Mekke`ye gelen yabancı tüccarların yerli tüccarlarla kurmuş oldukları ortaklıklar ve mudarebe gibi Mekke tüccarları ile Mekke pazarlarında ticaret yapmayı cazip kılan daha birçok sebep vardı.

Kâbe`ye gelen hacılar büyük bir Pazar kitlesi oluşturuyordu. Hacıların su ve yiyecek ihtiyacı karşılanıyordu. Bir dönem gelen tüccarlara haksızlıklar yapıldıysa da Hılfül Fudul gibi cemiyetlerle bunun önüne geçilmeye çalışıldı.

Yılın dört ayı Muharrem, Recep, Zilkade ve Zilhicce haram aylardı. Bu aylarda savaşmak haram sayıldığından tüccarlar bu aylarda rahat bir ticaret yapabiliyordu.

Haram aylarda şehrin civarında muntazam panayırlar kurulurdu. Bunların en önemlileri Ukaz, Mecenne ve Zul-Mecaz idi. Bu panayırlarda ticaret malları pazarlanırdı. Bu pazarların cazip hale gelmesi için şiir yarışmaları düzenlenir. Yarışmalarda şiirleri beğenilenlerin şiirleri bir yıl boyunca Kâbe duvarına asılırdı. Bu şiir yarışmaları halkın pazarlara daha çok akın etmesine sebep olurdu. Bu panayırlardan en büyüğü Ukaz panayırı idi. Peygamberimiz (s.a.v.) bu panayırda Kus bin Saide`nin meşhur tevhidi konuşmasını dinlemiştir.

Mekke çarşı ve pazarlarına olan bu rağbet sayesinde tüccar, sermayesine sermaye katardı. Ancak bu kadar nimete rağmen, Kureyşin İslam`a karşı çıkması ve İslam`ı kabul etmemesi manidardır.

Günümüzde de ticarete rağbetin artırılması amacıyla çeşitli yöntemler geliştirilmelidir:

İşyerlerinde müziğin olması; müzik, müşterinin daha iyi alışveriş yapması için iyi bir unsurdur. Ancak haram müzikler yerine,

helal müzikler tercih edilirse bir yandan satış artırılırken bir yandan da sevap kazanılabilir. Haram müzikler ise, hem günah kazandırır. Hem de işyerinin bereketini kaçırır.

Gelen müşterilere büyük iş merkezlerinin otopark imkânı sağlaması; otoparkın çok büyük sorun teşkil ettiği büyük şehirlerde, sadece büyük iş merkezlerinde değil, küçük iş merkezlerinde de müşterinin daha kolay alışveriş yapmasına imkân sağlar.

Müşterilerin alışverişe gelip gidebilmesi için servis imkânının sağlanması; servis imkanı, bulunan semtteki en uzak noktalarda yer alan müşterinin alışverişe gelmesini kolaylaştırır.

Taksitlendirme; senet düzenlenip kefil alınırsa taksitlendirme satışa büyük katkı sağlayabilir. İade kabulü de müşterinin iş yerine olan rağbetini artırır.

Yukarıda saydıklarımıza, en çok alışveriş yapan müşteriye hediyeler verme, umreye götürme gibi çeşitli alternatifler de eklenebilir.

İslam, ticaret yapmaya, sermayenin artırılmasına karşı değildir. Tam aksine teşvik eder. Ancak, ticaretin ana gaye yapılması, dünyevi ticaret yapılırken uhrevi ticaretin unutulması doğru değildir.

Ticaret yapmamızı kolaylaştıran ve bize imkânlar sağlayan, bütün âlemlerin Rabbi, Rahman, Rahim, din gününün sahibi ve Kâbe`nin Rabbi olan Allah`tır. O`nu unutamayız. Kazandığımız malın zekâtını vermemiz üzerimizde bir borçtur. İnfakımızı yeterince yapmalıyız.  Alırken ve satarken helal ve harama riayet edilmesi, helal ürünlerin satılması, çalışanların haklarının ödenmesi gibi ticari ahlaka sığmayan davranışlardan uzak durulması dikkat edilmesi gereken hususlardır.

Allah (c.c.) Kureyş süresinde: “Kureyşe yaz ve kış seyahatleri kolaylaştırıldığı için, Onlar da şu evin Rabbine kulluk etsinler. Çünkü Allah kendilerini açlıktan doyuran ve her çeşit korkudan emin kılandır." (Kureyş 1-4) diye buyuruyor.

Allah (c.c.) bizleri dünyevi ticaretini geliştirirken, uhrevi ticaretini de geliştirmeye çalışan kullarından eylesin. Âmin.