Suriye`de 250 ABD askeri
Hatırlanacağı üzere ABD yönetimi 2015`tede“teknik destek” adı altında 50 askerini Suriye`ye göndermişti. Aslında bu hamle Suriye sahasında olan biteni en iyi şekilde bilmek ve ona göre pozisyon almak içindi. Toplu asker gönderme çekingenleri vardır. ABD, daha önceleri Afganistan`da yaşadığı hezimetleri Suriye`de yaşamak istemiyor. Kamuoyunun tepkisini alacak cesetlerin ABD`ye gitmesini istemiyor. Hele yaklaşan seçimlerle birlikte Suriye`ye gönderilecek askerlerin bir risk oluşturacağı kesindi. Obama`nın eleştirildiği bu dönemde, ABD askerlerini Suriye`ye göndermek, Obama için bir risk söz konusudur. Bunun içindir ki daha önceleri Obama`nın, “Suriye`ye asker gönderecek düşüncelerinin olmadığını” defalarca açıklamıştı. Bütün bu hassasiyetlere rağmen ne oldu da ABD, Suriye`ye alel-acele 250 asker gönderme kararı aldı?
Bu kararı alırken de başta kendisi olmak üzere bütün devletlerin kullandıkları “IŞİD`le mücadele” bahanesi hazırdı. Kendi niyetlerine meşruluk kazandırmanın en sağlam yolu IŞİD bahanesidir. İşin aslı ise; Suriye`de “ işlerin kendi lehine iyi gitmediği” gerçeğidir. Yaptıkları hesapların farklı bir çizgiye gelmesidir. Bu hesapların başında Rusya ve Türkiye arasındaki gerilimin azalması ve ilişkilerin normal bir seviyeye gelme olasılığıdır. Rusya tarafından, Türkiye`ye “meyve üzerinden” gelen ticaret teklifi, bir normalleşmeye doğru gittiğinin işaretiydi… Fakat bunu sadece bu ilişkiler hesabı üzerinden değerlendirmemek gerekir. Özellikle Rusya`nın desteklediği Esed rejiminin YPG`yle arası bozulması ve yer yer çatışması, ABD açısından bir hamle gerektiriyordu. Sadece “silah desteğinin” yetersiz olduğunu ve kullandığı taşlarını daha sağlam tutma girişimi olarak değerlendirilebilir. Şimdiye kadar “YPG`yi terörist olarak görmediğini” ilan etmesinin altında yatan gerçek ise; Türkiye`nin rahat bir şekilde oraya müdahale etmesini engellemek içindi. Fakat Türkiye`nin, İran`la ticari yakınlaşma ve Suriye politikasında, azda olsa değişiklik istemesi farklı bazı pozisyonları doğuracak gibi… Bunun ilk yansımaları ise Esed Rejimi`nin YPG bölgelerini bombalamaları olarak görülüyor. Çünkü Suriye topraklarında PYD-PKK kontrolündeki bir bölgenin İran için de ciddi tehlikeler barındırıyor. Böyle bir bölgeyi Türkiye istemediği kadar İran da istemez. Daha önceleri PKK`nın, PJAK adı altında orada faaliyet yaptığı biliniyor. Ancak Esed`e başka bir cephe açmama ve Türkiye`nin muhaliflere desteklerini kesme adına böyle bir bölgeye göz yumdular. Bu göz yummayı ise ABD fırsata çevirme peşindedir. İşte bu fırsatın kaybolacağından endişe eden ABD acilen Suriye`ye 250 asker göndererek küçük de olsa bir hamle peşindedir. Hesapladığı fırsatın gitme olasılığı yükseldikçe, ABD kendi asker sayısını yükseltebilir.
ABD bugün itibariyle bölgeye fazla asker gönderme yerine, kullanmak istediği maşa peşindedir. Ve buna en müsait gördüğü de PYD- PKK pozisyonudur. Kendi askerleri öleceğine “başkaları ölsün” mantığıdır. Yoksa gerçek manada onların dostu da değildir. Kendi işini yürütmek adına kullandığı bir astırman görümündedir. İşte bu gücü kaybetmemek adına “teknik bazda” eleman göndermek zorunda kalınıyor. 250 askerini Suriye`ye göndermesinin ana temelinde YPG`nin zor günler geçirdiği ve bu yapının kendi elinden kayabileceği hesaplarıdır. Neticede eline silah verebileceği ve kendi doğrultusunda savaşacağı bir kitleyi kaybetmek istemiyor. Başta Türkiye olmak üzere Irak, Suriye ve ilerde İran`a karşı kullanmak isteyeceği taşlarını elinde tutmak istiyor. Bunun için de 250 askerini savaş bölgesi olan Suriye`ye göndermesini çok görmüyor…