• DOLAR 34.353
  • EURO 37.053
  • ALTIN 2976.553
  • ...

Yahudi bir esnafın işyerine bir malzeme almak için giren kişinin aradığı malzeme olmayınca; esnaf çırağını komşu esnaflardan malzemeyi temin etmek üzere gönderir. Müşteri malzemenin hemen geleceğini zanneder ve beklemeye başlar. Çırağın geri dönmesi uzun sürer. Çırak geri dönünce esnaf neden geç kaldığını sorar.

Çırak:” Efendim, Sam amcaya gittim bulamadım. Oradan Ya`ko amcaya gittim, orada da bulamayınca Lahdo amcaya gittim. Ancak orada bulabildim ve alıp geldim” diye cevap verir.

Çırağın sıraladığı amcalar sokaklarca birbirlerinden uzaktırlar aslında. Yakın yerlerde Müslüman esnaflarda da aynı malzeme bulunabilmektedir. Ancak Yahudi çırak ısrarla Yahudi amcalarını tercih etmektedir. Burada belki bir ırkçılık vardır. Ama aynı zamanda bir hassasiyet de vardır. Dindaşını tercih etme hassasiyeti.

Burada dikkat çekmek istediğim nokta acaba dindar, tanıdık dost esnafları mı tercih ediyoruz. Yoksa marketlerin üzerindeki afişleri okuya okuya, ya da önceden internetten hangi market veya mağazada neyin indirimde olduğunu araştırarak büyük marketlerin veya mağazaların yolunu mu tutuyoruz?

Geçtiğimiz yolda irili-ufaklı birçok dindar esnaf olmasına rağmen, neden onlardan alışveriş yapmıyoruz da ısrarla büyük market ve mağazaların yolunu tutuyoruz?

Üzerlerinden geçtiğimiz esnaflarda aradığımız çeşit mi yok? Onlardan ihtiyacımız olan malzemeleri temin etmelerini talep edebiliriz.

Kalitesiz mal mı satıyorlar. Ürünlerinin kalitesini yükseltmelerini talep edebiliriz.

Bize karşı bir esnafa yakışmayacak hareketlerde mi bulunuyorlar? Bu mümkün değil. Çünkü dindar bir esnaf; esnaflığın kurallarını, saygı ve hürmetini herkesten daha iyi bilir.

Ürünlerinin fiyatları büyük mağazalara nazaran biraz yüksek mi? Kendilerini de zarara sokmayacak şekilde indirim yapmalarını talep etmek en tabii hakkımızdır.

Zannedersem yukarıda saydığım sebeplerden hiç birisi dindar esnaf kardeşimizi aşıp ötelerde tanımadığımız belki de sadece kasa önlerinde duran kasiyerler veya tanımadığımız elemanlardan başka işyeri sahibini bile göremediğimiz büyük market ve mağazalara gitmemizin tek sebebi ihmalkârlığımızdır.

Belki de dost ve tanıdıktan yapacağımız alıverişlerde meydana gelecek yanlışlıklar nedeniyle dostluğumuza halel gelir diye düşünüyoruz. Çünkü şöyle bir atasözü vardır:

“Dost ile ye, iç; alışveriş etme.” Bu atasözünü yorumlayanlar:

“Güzel ahlak sahibi, sağlam karakterli insanların dostluğunu hiçbir şey bozamaz. Çünkü onlar için çıkar kaygısı ya yoktur, ya da en sonda gelir. Kimi insanlar da alışverişte kendi çıkarlarını düşünür. Bundan dolayı iki dost arasındaki alışveriş, dostluğu bozucu bir etken olabilir. Öyleyse dostluklarını sürdürmek isteyenler birbirleriyle alışverişte bulunmamalıdırlar.” diye yorumlarlar.

Kimi alışverişlerin yapılan yanlışlıklar sebebiyle iki dostun arasını açtığı, onları birbirine düşürdüğü aralarında kavga ve hırıltıya sebep olduğu doğrudur. Günlük hayatta bu tarz örneklerle karşılaşmak mümkündür. Ancak:

İki dostu birbirine düşüren ya da onların dostluklarının bozulmasını isteyen ya insi ya da cinni şeytanlardır. Bu nedenle iki dost ısrarla birbirinden alışveriş etmeli, ancak dostluğa halel getirecek davranışlardan da uzak durmalıdırlar. Bu konu da ve hiç bir konuda şeytanı sevindirmemelidirler.

Büyük market ve mağazaların alışverişleri zaten oluyor. Hatta çoğu zaman kasaların önünde sıraya giriyoruz. Ancak ufak dindar esnafın ise işi ise çok az olmakta, belki de ayakta kalma mücadelesi vermektedir. Duyarlı kişiler alışveriş yapmaz ise belki işyerini kapatacaktır.

Dindar esnafın işinin olmamasının sebepleri çeşitli olabilir. Belki de en büyük sebebi sermayesizliktir. Sermayesizlik nedeniyle çeşitler az olabilir. Ürünler peşin alınamadığından biraz yüksek fiyatlara satış yapılıyor olabilir. Belki de müşteriyi çekecek yer ve servis sorunu vardır. Burada dindar esnafa iş yerini daha cazip hale getirecek, müşteriyi çekecek yeni yol ve arayışlara girmesidir. Ancak her ne surette olursa olsun. Biz yine dindar esnaf kardeşimizi tercih etmeliyiz. Diye düşünüyorum. Yanılıyor muyum? Bilmiyorum. Tercih siz okuyucularımındır.

Vesselam