• DOLAR 34.373
  • EURO 36.954
  • ALTIN 2974.524
  • ...
SON DAKİKA

Bu açlık, sefalet, hastalık ve ölümlere karşı tüm duyarlı Müslümanlar, imkânları dâhilinde yardım elini uzatmaya çalışıyor. Bu yardımların en büyük ayağı ise elbette ki duadır. Kimi yörelerde kuraklığın son bulması için yağmur duasına çıkılıyor. Bu dualar inşallah kabul olur ve sağanak sağanak yağmur üzerlerine yağar da dertlerine deva olur.

Afrika`daki kuraklığın bir benzeri toplumumuzun üzerinde esmekte, gençlerimizi, kızlarımızı bir bir yakalamakta, kalplerini ve gönüllerini kurutmakta, onları İslam`ın rahmet yağmurundan uzaklaştırmaktadır. Doğu illerinden gelip birkaç kuruş kazanmak için İslami adaplara uygun olmayan yerlerde çalışan kızlarımız, kendilerini yakıcı kuraklığa karşı koruyacak örtülerini atmakta, Rablerine karşı kendileri için dua ve münacat olacak namazlarını terk etmektedirler. Bunlardan kimileri başlarındaki emanet gibi duran örtülerinin altında vücutlarının tüm hatlarını gösteren tişört ve kot pantolonları ile alış veriş yaparken, birbirlerine: “Acele edin, ikindi namazını kaçıracağız” demeleri, iman nurunun tesirini hala kalplerinde taşıdıklarını gösterir. Ancak içinde bulundukları değişim, çetin bir kuraklık ve sefalete doğru gidişin de bir göstergesidir.

Bilinç sahibi Müslümanlar, hak âşıkları, emri bil maruf nehyi anil münkerin farkında olan ve yapılamadığı zaman toplumla beraber top yekûn helak olacağımızı bilen basireti açık bacı ve kardeşler, Allah (c.c.) aşkına, Muhammed (s.a.v.) aşkına, okumakta olduğumuz ayetler aşkına, bu gidişata hep beraber dur diyelim.

Somut olarak görülen Afrika`daki kuraklık, toplumumuzda hem soyut hem de somuttur. Sonuçları da hem maddi hem de manevidir.

Dualarımızın fayda etmeyeceği zaman gelmeden, üzerimize düşen vazifeyi yapalım. “Nefsimi elinde bulunduran Allah`a and olsun ki, ya iyiliği emredip kötülükten menedersiniz yahut da Allah çok geçmeden başınıza öyle bir azap gönderir ki, o zaman dua edersiniz, ama duanız kabul edilmez.” (Tirmizi)

Her birimiz kendimizi ve çevremizdeki yakınlarımızı bilinçlendirmeye başlayalım. Her tarafı yakıp yakacak olan ateşe karşı kendimizi ve ehlimizi koruyalım.

Ellerimizi havaya kaldırıp yalvaralım. Geceleri uzun uzun ağlaya ağlaya Allah`ın yüce isimleri ile dua edelim. Rahman ve Rahim sıfatlarının sahibi olan Rabbimizin üzerimize bir rahmet yağmuru indirip kalp ve gönülleri yeşertmesi için yalvaralım. Elbette ki, tüm âlemlerin Rabbi olan Rabbimiz duamıza icabet edecektir.

“Kullarım benden sorduklarında de ki ben onlara yakınım. Bana dua ettiklerinde dualarına icabet ederim. Öyleyse onlar da benim davetime icabet etsinler ve bana iman etsinler ki irşad olsunlar.” (Bakara 186)

Dua edelim. Dua ile beraber Rabbimizin çağrısına lebbeyk deyip icabet edelim. Hayırlı bir ümmet olmak ve irşad olmak için, kızlarımızın başlarında emanet gibi duran örtülerinde atılmaması için, kalpleri nurlandıran, Rabbimizle en büyük rabıtamız olan namazın terk edilmemesi için, emri bil maruf nehyi anil münker yapalım.

Kuraklığın kendi bölgesine tesir etmeyip kendilerini teğet geçeceğini düşünenler, kesinlikle yanılıyorlar. Bu kişiler daha evvel rahmet dalgalarından çok iyi faydalanıp, damarlarını derinlere bırakıp, köklerini sağlamlaştırmış olabilirler. Kısa sürede kendilerine tesir etmemiş gibi görünen bu kuraklık, bu kişilerin meyveleri niteliğindeki kızlarını etkilediği için başları açık ve namazları yok. Başlarını örtüyor görünseler de, örtüleri başlarında bir emanet gibi duruyor.

Tekrar sesleniyoruz. Ey izan ve akıl sahipleri, kuraklık bizleri de yakıp yıkıp sefalete sürüklemeden, kendimize gelelim. Dua ile beraber emri bil maruf nehyi anil münker yapalım.