• DOLAR 34.356
  • EURO 37.014
  • ALTIN 2975.438
  • ...

Bir mesleği icra ederken, o mesleğin hakkı verilmeli değil mi? Yapılan işi yarım yamalak yapmak, baştan savıyormuş gibi bir hal içerisine girmek, hiçbir zaman iş sahibine veya meslek sahibine kazandırmaz. Tam aksine kaybettirir.

İşini sağlam yapan devamlı müşteri kazanırken, işini sağlam yapmayan ise devamlı müşteri kaybeder. Çünkü çoğu müşteri “işi ehline verin” hadisi çerçevesinde hareket eder ve işini ya da tamir ettireceği alet, edevat ve aracını ehline teslim eder.

Müşteri bir kere yanılıp işin ehli olmayan birine işini teslim edebilir. Ancak ikinci kere aynı hataya düşmez. Çünkü çoğu müşteri “Mümin iki kere bir delikten sokulmaz.” hadisini bilir ve kendisini kandıran esnafa işini ikinci kere işini yaptırmaz. Alet, edevat ve aracını bir daha tamir ettirmez.
İş ve meslek sahibi müşteri kazanmak istiyorsa, işin hakkını vermelidir. “Her hak sahibine de hakkını vermelidir.”

Yapılan iş, bir şahsa aitse çoğu zaman hakkı verildiği halde, iş bir hayrat işi olunca, çoğu zaman hakkı verilmez. İş bir hayrat işi ise, işin hakkını savunacak biri olmaz düşüncesiyle midir? Ya da işi yapan hakkımı tam alamam düşüncesinden midir? Ya da “Bu bir hayrat işidir. Şu kadarı da hayrım olsun ancak kötüsünden olsun” düşüncesinden midir? Bilinmez. Ne yazık ki, iş hayrat işi olunca, çoğu zaman hakkı verilmez ve iş baştan savulur. Yarım yamalak yapılır. Böyle olunca, gelen giden çoğu kişi, işi kötü yapana levm eder. Bazen de beddua eder.

Hayrat işinin yarım yamalak, baştan savma yapılmasının belki de en büyük sebeplerinden biri, kişiye yapılan işin karşılığının tam alınması, hayrat için yapılan işin ise çoğu zaman bir kısmının karşılığı alındığı halde diğer kalanın tasadduk niyetine bağışlanması ve karşılığının ahirete bırakılmasıdır. Kişi karşılığını peşin aldığını kazanç, hayrat için yaptığını ise zarar görebilmektedir.

“Hayır, bilâkis siz çabuk geçeni (dünya hayatını) seviyorsunuz. Ve ahireti terk ediyorsunuz.” (Kıyamet 201-21)

Yani burada peşine aldanıp uhrevi olan ise ihmal edilmektedir.

Peki, hakikat bu mudur? Peşin olarak alınan dünyalık mı daha kârlıdır? Yoksa karşılığı ahirete bırakılan hayrat mı?

Allah(c.c.) kendi rızasına binaen yapılan ve karşılığı Ahirete bırakılanı bir daneye benzetir. Bu dane yedi başak verir. Her başak yüz dane ve belki daha fazlasını verir. Allah dilediğine kat kat artırır.

Kişi için yapılanın karşılığı kişiden, Allah için yapılanın karşılığı Allah`tan beklenerek yapılır. Peki, Allah mı daha çok mükâfat verir? Yoksa herhangi bir kişi mi?

Elbette ki Allah…

Kişiye yapılan iş kötü yapıldığında, yapana bir veya bir kaç kişi levm eder. Hayrat için yapılanı ise yüzlerce belki de binlerce kişi levm eder. Kişi sayısı kat kat artar. Çünkü bu işin sahibi Allah, hukuk diliyle kamudur. Ya da halktır. Ya da herkestir. Kişiye yapılan işte bir kişinin hakkı yenilmiş olurken, hayrat işinde, tüm halkın hakkı yenilmiş olur.

Kişiye yapılan iyi veya kötü işi birkaç kişi görür. Hayrata yapılanı ise yüzler ve binler görür. Gören kişi oranınca o iş övülür veya yerilir. İş kötü olunca çevreye kötü bir propaganda, iş iyi ise iyi bir propaganda yapılır. Bu da işi yapana kazandırır veya kaybettirir.

Kişiye yapılan işin karşılığı alınınca, karşılığı biter. Ancak hayrata yapılanın ise, hayrat ayakta durduğu müddetçe karşılığı devam eder. Bazen işi yapan ölür. Ancak hayrat dimdik ayakta durmaya devam eder. Ve sahibinin hayır hasenat defterine de hayır eklemeye devam eder.

Tüm bu nedenlerden dolayı yapılan iş, tamir edilen alet, edevat veya araç şahsi olsun, hayrat işi olsun, hakkı verilmeli, baştan savma, yarım yamalak yapılmamalıdır.

Hayratlarınızın bol ve daimi olması temennisi ile Allah`a emanet olun.