• DOLAR 34.378
  • EURO 36.955
  • ALTIN 2975.709
  • ...

1) Batıl yollarla mal veya para kazanmak haramdır.

2) Faiz ve kumar yasaktır. Çünkü bunlar, başkasının malını batıl yolla yemektir.

3) Servet belli ellerde toplanmamalı, geniş halk kitlelerine yayılmalıdır.

4) Yetimlerin, aklı ermezlerin mallarını korumak için rüşte erinceye kadar, mallarında tasarruf yetkileri kısıtlanır.

5) İslâm`ın başlangıcından itibaren namaz gibi zekât da farzdır.  Zekât Kur-an`da namazla birlikte anılır. Namazı kılmak ve zekât vermek İslâm`ın ayırıcı vasfı sayılmıştır.

6) Para ve ticaret mallarında zekât miktarı: % 2,5; toprak ürünlerinde sulama sistemine göre % 10 veya % 5`tir. Hayvanlarda zekât miktarı da fıkıh kitaplarında belirtilmektedir.

7) Toplanan zekât: Tevbe, 60`ıncı ayette sayılan sekiz sınıfa veya bunlardan birine dağıtılır. Bunlar: Fakirler, düşkünler, zekât toplama memurları, kalpleri İslâm`a ısındırılacak olanlar, kölelikten kurtulmak isteyenler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış gariplerdir.

8) Erkek; karısının, ergen olmayan çocuklarının ve ana-babasının geçimlerini sağlamaya mecburdur.

9) Hangi ulustan ve milletten olursa olsun, her insanın geçimini sağlamak, kalacak yeri bulunmayan, otel parası olmayan garipleri barındırmak devletin görevidir. Ancak, İslâm`a karşı savaşanlar, öldürülmesine hüküm verilmiş bulunanlar bu yardımı alamazlar.

10) Yoksullara Allah rızası için yardım etmek, bazı hataların kefareti sayılmıştır.

11) Farz olan zekâttan ayrı olarak nafile sadaka teşvik edilmiştir.“İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşanların, Allah katında dereceleri daha büyüktür. İşte kurtuluşa erenler onlardır. Rableri onlara, kendisinden bir rahmet, rıza ve içinde sürekli kalacakları, nimeti bol cennetleri müjdeler.” (Tevbe, 20-21)

12) Cimrilik edip Allah yolunda infaktan geri durmak nifak alâmeti sayılmıştır.

13) Allah, kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmez. Herkes gücü ölçüsünde sadaka verir. Önemli olan, verilenin miktarı değil; verildiği niyettir. İhlâs ile verilen az sadaka, riya ve art niyetle verilen büyük paralardan iyidir. Peygamberimiz (s.a.s.): “Bir hurmanın yarısı dahi olsa verdiğiniz sadaka ile kendinizi cehennem ateşinden koruyunuz!” buyurmaktadır.

14) İsraf ve savurganlık kötü olduğu gibi bunların karşıtı olan “buhl” ve “şuhh” (cimrilik ve pintilik) de kötüdür.

15) Dünya tutkusu, mal yığma sevdası, gerçek dindarlıkla bağdaşmaz. “Ey iman edenler, hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah yoluna engel olurlar. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar var ya, işte onlara acı bir azabı müjdele. O gün cehennem ateşinde bunların üzeri ısıtılıp (pullanır); bunlarla, onların alınları, böğürleri ve sırtları dağlanır. ‘İşte nefisleriniz için yığdıklarınız, yığdıklarınızı tadın!` (denilir.)” (Tevbe, 34-35)

Ebû Zerr-i Ğıfârî gibi bazı sahabeler, bu ayete: “Ve sana Allah yolunda ne infak edeceklerini soruyorlar. De ki: ‘Af (yani, ihtiyacınızdan fazlasını veya helâl güzel olan şeyleri verin)`.” (Bakara, 219) ayetine dayanarak zekâtı verilmiş dahi olsa, ihtiyaçtan fazla mal biriktirmenin, haram olan yığma sayılacağını söylemiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) de, kimin yanında ihtiyaçtan fazla şusu busu varsa, olmayanlara vermesini emretmiş, bu sözünü o kadar tekrar etmiştir ki, dinleyen sahabeler, hiç kimsenin, ihtiyaçtan fazla bir şey saklamaya hakkı olmadığını sanmışlardır.

16) Cizye, zimmet ehlinden alınan bir baş vergisidir. Yirmi yaşında altında ve elli yaşın üstünde olanlardan bu vergi alınmaz. Cizye verenler, savaşa katılmadan devlet güvencesi altında yaşarlar. Şayet bunlar ülke savunması için Müslümanlarla birlikte savaşa katılır, yani askerlik yaparlarsa cizye vermezler.

17) Süs ve güzel rızıklar helâldir.  Ancak, başkalarını kıskandıracak davranışlardan imkânlar ölçüsünde kaçınmak gerekir.

18) Şükreden zengin, sabreden fakirden; veren el, alan elden daha iyidir. “Allah`ın sana verdiği mal içinde Ahiret yurdunu ara, fakat dünyadan da payını unutma!” (Kasas, 77) ayeti, her iki cihan için çalışmayı emrettiği gibi, “Rabbimiz, bize dünyada iyilik ver, Ahirette de iyilik ver!” (Bakara, 201) mealindeki dua ayeti de insana, iki cihan için de çalışmayı telkin etmektedir.